top of page
Ara
  • Avukat Baran DELİL

Tedbir Nafakası, Şartları ve Diğer Özellikleri

Delil Hukuk Bürosu

nafaka avukatı tedbir nafakası
 

Makale İçeriği:

  1. Tedbir Nafakası

  2. Boşanma Davası Açılmadan veya Ayrılık Talebi Olmaksızın Tedbir Nafakası

  3. Boşanma Davasında Tedbir Nafakası Talebi

  4. Tedbir Nafakasının Ödenmemesi Halinde Alacaklının Hakları

  5. Tedbir Nafakasının Hesaplanması ve Mahkemenin Ortalama Karar Verme Süresi

  6. Tedbir Nafakasına İlişkin Yargıtay Kararları

 

Hukuk sistemimizde tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olmak üzere 4 çeşit nafaka türü bulunmaktadır. Bu yayınımızda yalnızca tedbir nafakasını işlemekteyiz; dolayısıyla aşağıda yalnızca tedbir nafakasına ilişkin bilgiler yer almaktadır.

Genel olarak nafaka hususunu veya özel olarak tedbir nafakası harici diğer nafaka türlerini merak ediyorsanız nafaka davaları ve boşanmada nafaka talebine ilişkin üst başlıklı yayınımızı inceleyebilirsiniz: Nafaka Davası ve Boşanmada Nafaka Talebi


TEDBİR NAFAKASI


Tedbir nafakası, boşanma davası sırasında istenebileceği gibi, boşanma davası açılmadan önce de istenebilmektedir. Tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur tespiti yapılmasına gerek yoktur. Tedbir nafakasının altında yatan felsefe, halen daha sonlanmamış olan aile birliğinin, ailedeki bireyler kusurlu da olsa kusursuz da olsa devam ediyor olması ve aile kurumunun birbirine, ne olursa olsun yardım eden/etmesi gereken bireylerden oluşan bir birim olmasından kaynaklanmaktadır.



Boşanma Davası Açılmadan veya Ayrılık Talebi Olmaksızın Tedbir Nafakası


Türk Medeni Kanunumuzun 197. ve 200. maddelerine göre, birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Bu önlemlere ilişkin kararın verilmesine etken olan koşulların değişmesi halinde eşlerden birinin isteği üzerinde kararda değişikliğe gidilebilir ya da durumun gereklerine uygun düşüyorsa alınmış olan önlemi kaldırabilir. Buradaki "birlikte yaşamaya ara verilmesi" ifadesi, TMK 167. maddede yer alan ayrılık davasından farklıdır.


Boşanmak ya da ayrılmak istemeyen, ancak ayrı yaşamak için haklı bir gerekçesi bulunan eş, eşlerden birinin yerleşim yeri Aile Mahkemesinde herhangi bir boşanma veya ayrılık talebi olmaksızın kendisi ve müşterek çocuklar adına tedbir nafakası talep edebilir.


Örneğin eşi kendisine şiddet uyguladığı için hakkında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca koruma tedbirlerine hükmedilen eş, boşanmayı istemediği halde eşinden ayrı kaldığı müddet boyunca ekonomik yardıma ihtiyaç duyabilir. Veya diğer eşin başka tip bir kusurlu davranışını ispat etmek yoluyla ayrı yaşamakta haklı olduğunu ortaya koyan eş tedbir nafakasına hak kazanabilecektir. Talepte bulunan eş, ayrı kalmada ve ekonomik olarak tedbir nafakasına ihtiyacı olduğu hususunda haklı ve kusursuz olduğunu her türlü delil ile ispat edebilecektir.


Boşanma davasından önce hükme bağlanmış olan tedbir nafakası, mahkeme tarafından buna ilişkin olarak yeni bir karar verilinceye kadar devam eder. Taraflardan biri tedbir nafakasına ilişkin değişiklik/uyarlama talebinde bulunacak olursa yetkili ve görevli mahkeme ilk kararı vermiş olan Aile Mahkemesi olacaktır.



Boşanma Davasında Tedbir Nafakası Talebi


Türk Medeni Kanunumuzun 169. maddesine göre:

"Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır."

Boşanma davasının açılması ile birlikte, TMK 169. madde gereği, şartların varlığı halinde, tarafların herhangi bir talebi olmasa dahi hakim tarafından tedbir nafakasına hükmedilebilir. Hakim, durumun gereklerine ilişkin olup da yetkileri dahiline bulunan bütün önlemleri kendiliğinden alacaktır.


Boşanma davasında tedbir nafakasına ilişkin kusur ve talep aranmaz, taraflardan herhangi birisinin açılmış olan boşanma veya ayrılık davası nedeniyle yoksulluğa düşecek olması tedbir kararı verilmesine yeter sebeptir. Hatta tedbir nafakasında kusur şartı aranmadığı için kusurlu eş, mesela aldatan eş lehine de yoksulluğa düşecek olması ihtimaline binaen tedbir nafakasına hükmedilebilecektir. Bunun yanında her iki tarafın gelirinin bulunmaması da tedbir nafakasına hükmedilmesine engel bir hal değildir. Dikkate alınan esas husus, tarafların gelir durumları değil, ekonomik güçleridir. [Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1891 E., 2018/1577 K. sayılı kararı]


Hakim tedbir nafakasına ilişkin olarak taraflarca talepte bulunulmuşsa taleple bağlılık ilkesi gereği talep edilen tutardan fazlasına hükmedemez. Ancak daha önce hükmetmiş olduğu tedbir nafakasını, talep olsa da olmasa da gerek görmesi halinde kendiliğinden değiştirebilir, arttırıp azaltabilir.


Boşanma ile birlikte talep edilen tedbir nafakası, aynı iştirak ve yoksulluk nafakası ve maddi ve manevi tazminat gibi boşanmanın fer’i niteliğinde olduğundan herhangi bir harca tabi değildir. Mahkemece mahkemece hükmedilen tedbir nafakası, boşanma davası kesinleşene kadar devam eder. Boşanma davası kesinleştikten sonra tedbir nafakası ya tamamen kalkar ya da yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devam eder.


Ergin olmuş çocuklar için eşin nafaka istemesi söz konusu değildir. 18 yaşını geçmiş olan ergin çocuk, eğitimine devam ediyorsa, kendisi tarafından yardım nafakası talepli dava açılmalıdır.


Tedbir nafakasına ilişkin olarak verilmiş karara neden olan koşulların değişmesi durumunda hakim tarafından daha önce belirlenmiş olan nafaka miktarı artırılıp azaltılabilir veya tedbir nafakasının tamamen kaldırılmasına karar verilebilir.


Taraflardan biri tedbir nafakasına ilişkin değişiklik/uyarlama talebinde bulunacak olursa yetkili ve görevli mahkeme ilk kararı vermiş olan Aile Mahkemesi olacaktır.



Tedbir Nafakasının Ödenmemesi Halinde Alacaklının Hakları


Tedbir nafakasına karar verilmiş olması halinde nafaka yükümlüsünün bu borcunu kendi isteğiyle yerine getirmemesi halinde, nafaka alacaklısı tarafından icra takibi başlatılabilir. Boşanma ve ayrılık davalarında tedbir nafakası kararı mahkeme tarafından bir ara karar ile hükme bağlandığından dolayı henüz ortada bir ilam bulunduğundan söz edilemeyecektir; bu nedenle iştirak ve yoksulluk nafakasında olduğu gibi ilamlı icra yoluna değil, ilamsız icra yoluna gidilmesi gerekecektir.


Bunun yanında icra yoluyla dahi nafaka alacaklısının alacağını elde edememesi halinde alacaklı, İcra İflas Kanunumuzun 344. maddesinde belirtilmiş olduğu üzere:

Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.
Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.


Tedbir Nafakasının Hesaplanması ve Mahkemenin Ortalama Karar Verme Süresi


Tedbir nafakasına ilişkin olarak bir karara hükmedilebilmesi için mahkemenin kusur incelemesi yapmayacağından bahsetmiştik; mahkeme yalnızca tarafların ekonomik durumlarını kıyaslayacak ve duruma uygun düşen bir karar verecektir. Bunun için de tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesi gerekmektedir. Mahkemece sosyal ve ekonomik durum incelemesine karar verildikten sonra kolluk ve sosyal hizmet yetkilileri gibi çeşitli kamu görevlileri tarafından gerekli işlemler yapılıp mahkemeye bir rapor olarak sunulur ve mahkeme bu rapora göre somut olayın saptamasını yapıp bir karara varır.


Bu raporlama tarafların ekonomik durumları ile ihtiyaçları, çocukların yaş gruplarına göre eğitim, bakım, beslenme, giyim, sağlık, ulaşım vb. ihtiyaçları gibi hususların tümünü kapsamaktadır.


Tüm bu işlemlerin tamamlanması ve mahkemenin duruma uygun düşen bir karar vermesi de, kesin olmamakla birlikte ortalama 4-5 ay kadar sürebilmektedir.


Nafaka taleplerine ilişkin olarak hak sahiplerinin hukuki ve ekonomik durumlarını mahkeme nezdinde ifade ederken düşebilecekleri hatalar ve yapabilecekleri usul ve esasa ilişkin yanlışlıklar nedeniyle çeşitli hak kayıpları meydana gelebilecektir. Bu nedenle mutlaka alanında uzman bir Ankara Boşanma Avukatı ile temasa geçilip hukuki danışma ve dava temsil desteği alınmasını tavsiye etmekteyiz.


 

Tedbir Nafakasına İlişkin Yargıtay Kararları

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6096 E., 2021/111 K. "İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Tedbir Nafakası


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kadının karşı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaları ile kadına verilen tazminatlar, reddedilen kendi manevi tazminat talebi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihi ile birleşen dosyada yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davalı-davacı kadın yararına asıl dava tarihi olan 29.11.2013 tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, açılmamış sayılmasına karar verilen birleşen tedbir nafakası davasının dava tarihi olan 04.11.2013 tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

3-Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepten fazlasına ve başka bir şeye hükmedemez (HMK m. 26). Davalı-davacı kadın karşı davasında yargılama sırasında doğan ortak çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakası talebinde bulunduğu halde, velayeti anneye bırakılan ortak çocuk yararına talep aşılmak suretiyle aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4-Davanın açılmamış sayılması davayı sonlandıran usule ilişkin nihai bir karardır. Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama giderleri davacıya yükletilir (HMK m. 331/3). Avukatlık ücreti de yargılama giderlerindendir. İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince davalı-davacı kadın tarafından açılan ve taraflarca karşılıklı açılan boşanma davası ile birleştirilen Ankara 5. Aile Mahkemesi'nin 2014/109 Esas sayılı tedbir nafakası dosyasının "açılmamış sayılmasına" karar verildiğine göre iş bu dosyada kendisini vekille temsil ettiren birleşen dosya davalısı erkek yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, bu yönde hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.


 

2. Hukuk Dairesi 2020/4180 E., 2020/6836 K. "İçtihat Metni"


MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, tazminat miktarları, ortak çocuklar yararına hükmolunan nafakalar, kendi yararına hükmolunan nafaka miktarları, vekalet ücretleri ve yargılama giderlerine yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise boşanma hakkında yeniden hüküm kurulması, kusur belirlemesi, tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar, ziynet alacağı davasının kabulü, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 23.12.2020 günü duruşmalı temyiz eden davacı-davalı ... Akkuyruk vekili Av. ...ı geldi.


Karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... ile vekilleri gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-İlk derece mahkemesince hükmolunan ziynet alacağının miktarı 3.138,50 TL olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 3.920 TL' yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan ziynet alacağına ilişkin karar kesindir. Açıklanan nedenle davalı-karşı davacı erkeğin ziynet alacağı davasının kabulüne ve davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağı davasındaki yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Tarafların boşanma davalarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle ortak çocuk Ufuk yararına hükmolunan iştirak nafakasına boşanmanın kesinleştiği 09.09.2016 tarihinden itibaren hükmolunduğun anlaşılmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

b-Mahkemece ilk kararda tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı karşılıklı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı-karşı davacı kadının “Ziynet eşyalarının kısmen reddi, ziynetlerin dava tarihi itibarıyla değerlerinin belirlenmesi, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi ile erkek yararına hükmolunan tazminatlar yönünden, davacı-karşı davalı erkeğin ise “Kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddi tazminat miktarı, kadın yararına hükmolunan tedbir nafakası, ortak çocuklar yararına hükmolunan nafakalar, ziynet alacağı, yargılama gideri ve vekalet ücreti” yönünden temyiz yoluna başvurması üzerine Dairemizin 25.12.2018 tarihli ilamıyla karar, boşanma davaları yönünden hükmün gerekçe gösterilmeksizin verildiği, ziynet alacağı yönünden de bir kısım ziynetler yönünden de davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma sebebine göre tarafların boşanma davalarına yönelik sair temyiz itirazları incelenmememiştir.


Bozmaya uyulmakla her iki boşanma davasındaki boşanma talepleri hakkında yeniden hüküm kurularak tarafların karşılıklı davaların kabulüyle tarafların boşanmalarına, boşanmanın ferilerine ve kadının boşanma davasındaki vekalet ücreti ve bozma öncesi yargılama giderleri hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.


Ancak; davalı-karşı davacı erkeğin davasındaki boşanma hükmü Dairemizin 25.12.2018 tarihli ilamı öncesinde temyizin kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden kadının boşanma davası konusuz hale gelmiştir. Bu durumda konusuz hale gelen kadının boşanma davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek kadının boşanma davasındaki yargılama giderleri ve vekalet ücretinin bozma sebebine göre kesinleşmediği dikkate alındığında dava tarihindeki haklılık durumuna göre kadının boşanma davasındaki yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

c-Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde ilk derece mahkemesi ortak çocuk Deniz ve davacı-karşı davalı kadın yararına hüküm altına alınan nafakalara ilişkin olarak “Müşterek çocuk ... 17/08/2017 tarihi itibariyle reşit olduğundan velayet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, müşterek çocuk ... için dava tarihi olan 25/11/2014 tarihinden itibaren hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının müşterek çocuğun reşit olduğu 17/08/2017 tarihinden itibaren kaldırılmasına, çocuk reşit olduğundan iştirak nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalı kadın lehine dava tarihi olan 25/11/2014 itibaren hükmedilen aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 06/03/2020 tarihi itibariyle aylık 400,00 TL azaltılarak takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamı ile davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, karar kesinleştiğinde aynı miktarın yoksulluk nafakası olarak devamı ile davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine” şeklinde hüküm tesis etmiştir.

Dairemizin 25.12.2018 tarihli bozma ilamı öncesinde erkeğin boşanma davasındaki boşanma hükmü ve velayet düzenlemesi temyizin kapsamı dışında bırakılmakla tarafların boşanmalarına ve ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine dair hüküm 09.09.2016 tarihi itibarıyla kesinleşmiştir. Ortak çocuk Deniz 25.12.2018 tarihli bozma ilamı öncesinde 17.08.2017 tarihinde ergin olmuştur.

Ortak çocuk Deniz yararına boşanma hükmünün kesinleştiği 09.09.2016 tarihine kadar tedbir nafakası ve bu tarihten ergin olduğu tarihe kadar iştirak nafakasına hükmolunması gerekirken, adı geçen çocuk hakkında tedbir ve iştirak nafakaları yönünden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir

d-Yukarıdaki 2-c bendinde gösterilen sebeple davacı-karşı davalı kadın yararına boşanma hükmünün kesinleştiği 09.09.2016 tarihine kadar tedbir nafakası, boşanma hükmünün kesinleştiği bu tarihten itibaren de yoksulluk nafakasına hükmolunması gerekirken, kadın yararına hükmolunan tedbir ve yoksulluk nafakaları yönünden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2-b, 2-c ve 2-d bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2-a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, tarafların ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçelerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle REDDİNE, duruşma için takdir olunan 3.050 TL vekalet ücretinin İlhan'dan alınıp Sevda'ya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.


 

12. Hukuk Dairesi 2018/5079 E. , 2019/810 K. "İçtihat Metni"

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu, takibe dayanak tedbir nafakası olan 650,00 TL'yi her ay düzenli olarak davalıya ödediğini beyanla, itiraz ederek takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, davacının ödeme yönünde itirazı hakkında İİK 33/1 de belirtilen nitelikte herhangi bir belge sunulmadığı, gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiş, hüküm borçlu tarafından temyiz edilmiştir.

İcra İflas Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, alacaklı tarafından para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, icra memurunun aksi yöndeki işlemleri kamu düzenine aykırılık oluşturacağından, süresiz şikayete tabi olacağı gibi hakim tarafından da re'sen gözetilmelidir.

Alacaklının takip talebine eklediği belgenin para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam olması halinde icra memurunun borçluya örnek 4-5 nolu icra emri tebliğ etmesi yasal zorunluluktur. Alacaklının talebi üzerine ya da kendiliğinden ilam niteliğinde olmayan belgeye dayalı olarak ilamlı icra takiplerine ilişkin ödeme emri göndermesi de açıkça yasanın emredici hükmüne aykırı olacaktır.

İİK'nun 38. maddesinde, ilam mahiyetini haiz belgeler “Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borç ikrarına havi resen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler” olarak sayılmış olup bu düzenlemede mahkeme ara kararları ve kısa kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmemiştir.

Tedbir nafakasına ilişkin ara karar ilam olmadığı gibi, İİK'nun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden de değildir. Dolayısıyla ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olmadığından ilamlı takip konusu yapılamaz.

Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, kısa karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği hususu res'en gözetilerek, icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.


 

12. Hukuk Dairesi 2018/5505 E., 2019/1823 K. "İçtihat Metni"

...... Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

........ tarafından Aile Mahkemesince verilen ve boşanma ile birlikte hükmedilen tazminat ve nafaka alacaklarına ilişkin olarak başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; boşanma kararının kesinleşmediğini, aile mahkemesi kararlarının kesinleşmeden takibe konulamayacağını belirterek takibin iptali talebinde bulunduğu, mahkemece, boşanma kararın kesinleşmediği gerekçesi ile şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3. maddenin atfıyla uygulanması gereken HUMK'nun 443/4. (HMK 367) maddesi gereğince, aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemezler. Ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümler de aynı kurala tabidirler. Ancak, boşanma ilamı kesinleştiği takdirde, tazminat,vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetilerek kesinleşmeleri gerekli değildir (HGK. 28.2.2001 tarih, 2001/12-206 E. 2001/217 K. ). Anılan Yasa maddesinde, tedbir nafakasının infazı, ilamın kesinleşmesine bağlı tutulmamıştır.

Somut olayda; .......... 5. Aile Mahkemesi'nin 18/09/2015 tarih, 2014/425 E. 2015/656 K. Sayılı boşanma ilamı ekinde hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile tedbir nafakası alacaklarının tahsili amacıyla, boşanma hükmü kesinleşmeden ilamlı icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Her ne kadar boşanma ilamı kesinleşmeden, ekinde hükmedilen tazminat alacakları icra takibine konu edilemez ise de tedbir nafakasının infazı ilamın kesinleşmesine bağlı değildir. Kaldı ki takibe dayanak ilamda yargılama sırasında takdir olunan tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına hükmedildiği görülmektedir.

O halde mahkemece, tedbir nafakası alacağının boşanma hükmü kesinleşmeden takibe konu edilebileceği hususu nazara alınarak, takibin tedbir nafakası yönünden devamına imkan sağlayacak şekilde, maddi ve manevi tazminat alacakları yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken takibin tümden iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.


 

Her ne kadar boşanma davalarında tarafların avukat ile temsil zorunluluğu bulunmasa da, hukukun her dalında olduğu gibi aile hukukunda da telafisi zor kayıpların önüne geçilebilmesi adına alanında uzman boşanma avukatı ile görüşülüp hukuki danışma ve dava desteği alınmasında fayda vardır.

Detaylı Bilgi İçin: BURAYA TIKLAYARAK BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

bottom of page