Erkek Hangi Hallerde Nafaka Ödemez? 2025
- Avukat Baran DELİL
- 18 saat önce
- 9 dakikada okunur
Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Nafaka Nedir?
Nafaka, aile hukukundan doğan ve bireylerin birbirlerine karşı olan yardım ve bakım yükümlülüklerinin maddi bir yansımasıdır. En genel çerçevede, bir kişinin geçindirmekle yükümlü olduğu eşine, çocuklarına veya yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan yakınlarına sağlaması gereken mali katkıyı ifade eder. Bu kurum, evlilik birliği içerisindeki dayanışma ilkesinin bir sonucu olarak hukuk düzeninde yerini almıştır. Temel gayesi, boşanma, ayrılık veya evlilik birliğinin devamı sırasında ekonomik açıdan daha güçsüz durumda olan bireylerin korunması ve yaşam standartlarının asgari düzeyde güvence altına alınmasıdır.
Bu mali yükümlülük, sosyal devlet ilkesinin aile hukukundaki en önemli görünümlerinden biridir. Nafaka, sadece bir borç ilişkisi olmanın ötesinde, toplumsal düzenin ve aile birliğinin getirdiği ahlaki sorumlulukların hukuksal bir zemine oturtulmuş halidir. Ödemeler, ekonomik gücü yerinde olan tarafın, desteğe muhtaç olan tarafa veya müşterek çocuklara belirli periyotlarla(genellikle aylık irat şeklinde) para ödemesi suretiyle gerçekleşir. Nafaka kurumu sayesinde, aile birliğinin sona ermesi veya sarsılması durumunda ortaya çıkabilecek mali mağduriyetlerin giderilmesi ve taraflar arasındaki ekonomik dengesizliğin hakkaniyete uygun şekilde telafi edilmesi hedeflenir.
Â
a) Hukuki Tanım
Hukuk terminolojisinde nafaka, kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda, bir kişinin diğerine ödemekle yükümlü olduğu, genellikle periyodik olarak ifa edilen maddi katkıdır. Bu kavram, köken itibarıyla birinin geçimini sağlamak için yapılan harcama anlamını taşır. Hukuki bir kurum olarak nafaka; evlilik birliği devam ederken, boşanma davası sürecinde veya evliliğin sona ermesinden sonra, eşlerin ve çocukların bakım ve geçimlerini temin etmek amacıyla düzenlenen mali bir yükümlülüktür. Hukuki tanımın temelinde, aile birliğinin getirdiği karşılıklı sorumluluklar ve zayıf olanı koruma gayesi yatar.
Bu yükümlülük, bir ceza veya haksız fiil tazminatı niteliğinde olmayıp, tamamen muhtaç durumda olan veya bakıma ihtiyacı olan tarafın asgari yaşam standartlarını korumaya yönelik sosyal bir denge aracıdır. Hukuki niteliği itibarıyla nafaka, kamu düzenini ilgilendiren kendine özgü bir borç türüdür. Bu sebeple, tarafların serbest iradeleriyle şekillendirebileceği adi bir borç ilişkisinden ayrılarak, hakimin takdir yetkisi ve kanuni düzenlemeler çerçevesinde belirlenir.
Borçlunun ödeme gücü ile alacaklının ihtiyaçları arasındaki denge, bu hukuki tanımın en belirleyici unsurudur. Dolayısıyla nafaka, kanuni bir ödevin yerine getirilmesi amacıyla, mahkeme kararı veya tarafların anlaşmasıyla hüküm altına alınan, icra edilebilir bir alacak hakkıdır.
Â
b) Nafaka Türleri ve Şartları
Türk hukuk sisteminde nafaka yükümlülüğü, evlilik birliğinin devamı, boşanma süreci veya akrabalık ilişkileri gibi farklı hukuki sebeplere dayanmaktadır. Kanun koyucu, ihtiyacın niteliğine, sürecin aşamasına ve tarafların sıfatına göre dört temel nafaka türü düzenlemiştir. Her bir nafaka türü, kendine özgü şartlara ve hukuki sonuçlara sahiptir.
Bu başlık altında yer verdiğimiz nafaka türlerinden yardım nafakası, boşanma davasının doğrudan bir sonucu olmadığı için makalemizin kapsamı dışında tutulacaktır. İlerleyen bölümlerde erkeğin nafaka ödemeyeceği haller incelenirken; sadece boşanma hukukuyla ilişkili olan tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaları esas alınacaktır.
Â
b.1) Tedbir Nafakası
Boşanma veya ayrılık davası açıldığında, dava süresince eşlerin ve çocukların bakım ve geçimini sağlamak amacıyla hükmedilen geçici nitelikteki nafakadır. Türk Medeni Kanunu uyarınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen(kendiliğinden) alır. Tedbir nafakasının en ayırt edici özelliği, eşlerin kusur durumunun dikkate alınmamasıdır. Yani nafaka talep eden eş, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olsa dahi, barınma ve geçim ihtiyacı varsa lehine tedbir nafakasına hükmedilebilir. Bu nafaka türü, kural olarak dava tarihinden itibaren başlar ve boşanma hükmü kesinleşinceye kadar devam eder.
Â
b.2) Yoksulluk Nafakası
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak isteyebileceği nafakadır. Yoksulluk nafakasına boşanma hükmüyle birlikte karar verilir; mahkeme bu kararı verirken, tarafın boşanma hükmü kesinleştiğinde yoksulluğa düşüp düşmeyeceğini değerlendirir. Nafaka kararı verildikten sonra ise, nafakaya ilişkin ilamlar kural olarak kesinleşme beklenmeden icraya konulabilir. Bu nafaka türünde iki temel şart aranır:
Nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması,
Talep eden eşin, boşanmaya sebep olan olaylarda diğer eşe göre daha ağır kusurlu olmaması
Mahkeme, yoksulluk nafakasına kendiliğinden değil, ancak tarafın talebi üzerine karar verebilir. Nafaka miktarı belirlenirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile ödeme gücü esas alınır.
Â
b.3) İştirak Nafakası
Boşanma neticesinde velayeti kendisine verilmeyen eşin, müşterek çocukların bakım, eğitim, sağlık ve barınma giderlerine gücü oranında katılması amacıyla hükmedilen nafakadır. İştirak nafakasında temel amaç çocuğun üstün yararının korunmasıdır. Bu nedenle eşlerin kusur durumu, iştirak nafakası yükümlülüğünü etkilemez. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra başlar ve kural olarak çocuk ergin(reşit) olana kadar devam eder. Ancak çocuk ergin olmasına rağmen eğitimine devam ediyorsa, şartları oluştuğunda nafaka yükümlülüğü sürebilir.
Â
b.4) Yardım Nafakası
Yardım nafakası, boşanma davasından bağımsız olarak, yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoy, altsoy ve kardeşlere ödenen nafakadır. Bu nafaka türü, evlilik birliğinin sona ermesinden ziyade, genel aile içi dayanışma ve ahlaki ödevlere dayanır. Talep eden kişinin yoksulluğa düşecek durumda olması ve nafaka yükümlüsünün bu yardımı yapabilecek mali güce sahip olması temel şartlardır.
Â
Erkek Tarafın Nafaka Ödemeyeceği Haller
Türk hukuk sisteminde, boşanma davası sürecinde veya sonrasında erkek eşin nafaka ödeme yükümlülüğü mutlak, otomatik ve kaçınılmaz bir hukuki sonuç değildir. Kanun koyucu, sosyal devlet ilkesi ve hakkaniyet gereği nafakayı düzenlemiş olmakla birlikte, belirli şartların varlığı veya yokluğu halinde bu yükümlülüğün doğmayacağını veya mevcut yükümlülüğün sona ereceğini öngörmüştür. Hakim, somut olayın özelliklerine, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ve özellikle kusur oranlarına göre nafaka talebini reddedebilir.
Bu başlık altında erkek tarafın nafaka ödemeyeceği halleri incelerken, konunun sınırlarını net bir şekilde belirlemek gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenen ve akrabalık ilişkisinden doğan, alt soy ile üst soy arasındaki yardım yükümlülüğüne dayanan yardım nafakası, bu incelemenin kapsamı dışında tutulmuştur. Zira yardım nafakası, boşanma davasının fer'i(eki) niteliğinde olmayıp, evlilik birliğinin sona ermesinden bağımsız, genel aile hukuku prensiplerine dayanan ayrı bir kurumdur.
Dolayısıyla, erkeğin nafaka ödemeyeceği hallere ilişkin analizimiz, münhasıran boşanma davası ile bağlantılı nafaka türleri ile sınırlandırılmıştır. Bu çerçevede konu; dava süresince eşlerin ve çocukların barınma ve geçimine yönelik tedbir nafakası, boşanma sonrasında velayeti kendisine verilmeyen çocukların giderlerine katılımı amaçlayan iştirak nafakası ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf için öngörülen yoksulluk nafakası özelinde ele alınacaktır. Her bir nafaka türü, kanunda aranan farklı şartlara(kusur, mali güç, ihtiyaç vb.) tabi olduğundan, erkeğin ödeme yükümlülüğünden kurtulacağı haller de ilgili nafaka türünün hukuki niteliğine göre değişkenlik göstermektedir.
Â
a) Tedbir Nafakası Ödenmeyen Haller
Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açıldığında ya da eşlerin haklı sebeplerle ayrı yaşamaya başladığı durumlarda, barınma ve geçimini sağlamakta zorlanacak olan eşe ve çocuklara bağlanan geçici bir nafakadır. Türk Medeni Kanunu, evlilik birliği devam ederken eşlerin birbirine maddi yardımda bulunma yükümlülüğünü esas alır. Ancak bir erkeğin tedbir nafakası ödemeyeceği veya ödeme yükümlülüğünün sona ereceği belirli hukuki durumlar mevcuttur. Bu haller temel olarak mahkemenin ihtiyaç tespiti yapmaması veya dava sürecindeki değişikliklere dayanır.
Öncelikle, mahkeme tarafından yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında eşin yardıma muhtaç olmadığı veya ihtiyaç halinin bulunmadığı tespit edilirse erkeğin tedbir nafakası ödemesine hükmedilmez. Nafaka alacaklısı olması muhtemel eşin(genellikle kadın) kendi geçimini sağlayacak yeterli gelire, düzenli bir maaşa veya mal varlığına sahip olması durumunda hakim, tedbir nafakası talebini reddedebilir. Burada belirleyici kriter, talep eden eşin maddi olarak mağduriyet riskinin bulunmamasıdır. Eşlerin gelirleri birbirine denkse veya kadın erkekten daha fazla gelir elde ediyorsa, erkeğin tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü doğmayabilir. Ancak, bu durum yalnızca tarafların müşterek çocuklarının bulunmadığı bir senaryoda söz konusu olacaktır. Eğer tarafların müşterek çocukları varsa her iki tarafın da çocukların giderlerine gelirleri oranında katılmaları söz konusu olacaktır.
Tedbir nafakası, niteliği gereği boşanma davası süresince veya ayrı yaşama hakkının doğduğu hallerde geçerlidir. Dolayısıyla, ortada bir boşanma veya ayrılık davası yoksa ve eşler ortak hayatı sürdürmeye devam ediyorsa, erkeğin tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü gündeme gelmez. Benzer şekilde, dava süreci devam ederken eşlerin barışması, ortak yaşamı yeniden kurması veya ayrı yaşamanın haklı sebebinin ortadan kalkması halinde de nafaka ödemesi durur.
Hükmedilmiş bir tedbir nafakasının ödenmeyeceği bir diğer durum, koşulların değişmesidir. Nafaka alacaklısı eşin dava sürecinde işe girmesi, ekonomik durumunun iyileşmesi veya miras yoluyla zenginleşmesi gibi hallerde, erkek tarafı mahkemeden nafakanın kaldırılmasını talep edebilir. İhtiyaç halinin ortadan kalkmasıyla birlikte ödeme yükümlülüğü de sona erdirilebilir.
Tedbir nafakasının geçici bir önlem olduğu unutulmamalıdır. Boşanma davası hakkındaki hüküm kesinleştiğinde tedbir nafakası kendiliğinden sona erer. Kararın kesinleşmesiyle birlikte erkeğin tedbir nafakası adı altında bir ödeme yapma yükümlülüğü kalmaz(bu aşamadan sonra şartları varsa yoksulluk nafakası gündeme gelebilir ancak bu, tedbir nafakasının devamı niteliğinde değildir). Özetle, erkeğin tedbir nafakası ödememesi; ya mahkemenin başlangıçta ihtiyaç görmemesi ya da süreç içinde ihtiyacın ortadan kalkması veya davanın kesinleşmesiyle mümkündür. Önemli bir husus olarak, tedbir nafakasında eşin kusur durumu(aldatma, terk vb.) doğrudan ödemeye engel teşkil etmez; odak noktası kusur değil, geçim ve ihtiyaç dengesidir.
Â
b) Yoksulluk Nafakası Ödenmeyen Haller
Yoksulluk nafakası, boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan tarafa bağlanan bir mali katkı olmakla birlikte, bu yükümlülük mutlak ve süresiz değildir. Erkek tarafın yoksulluk nafakası ödememesini gerektiren durumlar, kanun koyucu tarafından belirli şartlara ve somut olayın özelliklerine bağlanmıştır. Öncelikle yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için talep eden tarafın kusur durumu belirleyici faktördür. Eğer nafaka talep eden eş, boşanmaya yol açan olaylarda diğer eşten "daha ağır kusurlu" bulunursa, yoksulluğa düşecek olsa dahi lehine nafakaya hükmedilmez. Bu noktada nafaka yükümlüsü erkeğin kusurlu olup olmaması ikinci plandadır; asıl incelenen husus, talep sahibinin kusurunun ağırlık derecesidir.
Hukukumuzda hakimin kendiliğinden(re'sen) yoksulluk nafakasına karar verme yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, yoksulluğa düşecek tarafın bu yönde açık ve usulüne uygun bir talebi yoksa erkek nafaka ödemekle yükümlü tutulamaz. Yargılama sürecinde bu talebin "açık bir şekilde" dile getirilmemesi, nafaka bağlanmaması için yeterli bir usuli sebeptir. Ayrıca yoksulluk kavramı, kişinin yaşam standardını asgari düzeyde devam ettiremeyecek duruma düşmesini ifade eder. Şayet boşanma sonrasında eş; kendi geliri, mevcut mal varlığı, kira getirisi veya emekli maaşı gibi kaynaklarla geçimini sağlayabilecek durumdaysa yoksulluk şartı gerçekleşmemiş sayılır ve nafaka talebi reddedilir.
Nafaka bağlanmış olsa dahi, sonradan gelişen bazı durumlar erkeğin ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırabilir. Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi halinde nafaka yükümlülüğü kanunen kendiliğinden sona erer. Benzer şekilde, nafaka alan tarafın resmi nikah olmaksızın fiilen evliymiş gibi(ortak hayat sürme) başkasıyla yaşaması veya haysiyetsiz hayat sürmesi durumlarında mahkeme kararıyla nafaka kaldırılır. Ekonomik koşulların değişmesi de önemli bir etkendir; nafaka alacaklısının işe girerek yoksulluktan kurtulması, miras yoluyla zenginleşmesi veya mali durumunda ciddi iyileşme olması hallerinde, erkek tarafın açacağı bir dava ile nafaka ödeme yükümlülüğü sona erdirilebilir. Bu süreçte hakkın kötüye kullanılması, örneğin gelirin gizlenmesi gibi durumların tespiti de nafakanın kesilmesi veya reddedilmesi sonucunu doğurur.
Â
c) İştirak Nafakası Ödenmeyen Haller
Türk hukukunda iştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılımını sağlamayı amaçlar. Ancak bu katılım yükümlülüğü mutlak değildir ve her koşulda uygulanmaz. Erkek tarafın iştirak nafakası ödemeyeceği veya mevcut nafaka borcunun ortadan kalkacağı durumlar, kanun koyucu ve yerleşik yargı içtihatları ile belirlenmiştir.
Öncelikle, nafaka yükümlüsünün mali gücü temel belirleyicidir. Nafaka miktarı belirlenirken tarafların ödeme gücü(iktisadi durum) esas alınır. Velayeti almayan babanın ekonomik durumu olağanüstü derecede kötüyse ve çocuğun giderlerine katkı sağlama imkanı bulunmuyorsa, mahkeme iştirak nafakasına hükmetmeyebilir. Hakim, somut olayın özelliklerine göre babanın ödeme gücünün hiç bulunmadığına kanaat getirirse nafaka talebini reddedebileceği gibi, bazı durumlarda sembolik düzeyde düşük bir tutar da takdir edebilir. Ancak uygulamada hiçbir geliri olmayan erkek hakkında da iştirak nafakasına hükmedildiği görülmektedir. Çünkü çalışmıyor olması halinde dahi müşterek çocuğa bakma yükümlülüğü altında olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla iştirak nafakası, boşanma veya ayrılık durumunda otomatik olarak bağlanan bir ödeme türü değildir; ebeveynlerin gelir ve gider dengesi gözetilerek karar verilir.
İştirak nafakasını sona erdiren en temel sebep, çocuğun erginleşmesidir. Çocuk on sekiz yaşını doldurduğunda, evlendiğinde veya mahkeme kararıyla ergin kılındığında iştirak nafakası yükümlülüğü kural olarak sona erer. Bu tarihten sonra çocuğun eğitimi devam ediyorsa konu farklı bir hukuki kurum olan yardım nafakası kapsamında değerlendirilir, ancak iştirak nafakası borcu hukuken biter.
Bunun yanı sıra, çocuğun kendi çalışmasıyla gelir elde etmesi de nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldıran hallerdendir. Eğer çocuk, icra ettiği bir meslek veya sanat sayesinde kendisini geçindirebilecek düzeyde düzenli bir gelire sahipse, babanın nafaka yükümlülüğünün kapsamı bu husus da gözetilmek suretiyle değerlendirilir. Bu durumda mahkemeye başvurularak nafakanın kaldırılması da talep edilebilir. Benzer şekilde, velayet hakkının veya bakım sorumluluğunun değişmesi durumunda da ödeme yükümlülüğü sona erebilir. Örneğin velayetin babaya geçmesi veya çocuğun bakımının üçüncü bir şahsa devredilmesi hallerinde, babanın iştirak nafakası ödemesi gerekmeyecektir.
Değişen koşullar nafakanın kaldırılmasına zemin hazırlayabilir. Nafaka kararı verildikten sonra babanın ödeme gücünün ciddi biçimde düşmesi, işsiz kalması veya ödeme yapmasının kendisi için imkansız hale gelmesi durumlarında nafakanın kaldırılması veya azaltılması mümkündür. Mahkeme, zaman içinde değişen bu ekonomik koşulları ve tarafların mali dengelerini göz önünde bulundurarak nafaka yükümlülüğünü yeniden değerlendirir.
Sıkça Sorulan Sorular
Kadın eşin kendi geliri varsa erkek nafaka öder mi?
Hayır, kadın eş boşanmadan sonra kendi geçimini sağlayacak yeterli gelire veya varlığa sahipse, mahkeme nafaka talebini reddedebilir.
Evlilik çok kısa sürdüyse nafaka kararı çıkar mı?
Evlilik çok kısa sürmüş olsa dahi nafakaya hükmedilebilir. Önemli olan somut olayda talep edilen nafaka türünün ne olduğu ve bu nafaka türü açısından şartların oluşup oluşmadığıdır.
EÅŸ, yeniden evlenirse nafaka devam eder mi?
Hayır, nafaka alacaklısı eş yeniden evlenirse nafaka hakkı sona erer. Ancak bu durum yalnızca yoksulluk nafakası için geçerli olup, çocuklar için bağlanan iştirak nafakası yükümlülüğü halen devam eder.
EÅŸ, boÅŸanmaya sebep olan kusurlu tarafsa nafaka alabilir mi?
Genellikle hayır, boşanmaya sebep olan kusurlu eşin nafaka talebi, kusur oranı dikkate alınarak reddedilebilir. Ancak burada önemli olan, nafaka talep eden eşin ağır kusurlu olmamasıdır. Eş kusurlu da olsa, kusuru diğer eşten daha ağır değilse (eşit veya daha hafif kusurluysa) yoksulluk nafakası alabilir. Ancak tedbir nafakasında kusura bakılmayacağı için, şartları oluşmuşsa yargılama boyunca tedbir nafakası açabilir.
Taraflar boşanma sırasında nafaka istemediği konusunda anlaşmışsa ne olur?
Mahkemece nafaka talebi yoksa, erkek nafaka ödemez. Yani anlaşmalı boşanma ve nafaka feragatı, nafaka yükümlülüğünü engeller. Ancak çocuklar için bağlanan iştirak nafakası, taraflarca kararlaştırılmamış olsa dahi hakim tarafından resen hükme bağlanabilir çünkü çocuğun üstün yararı kamu düzenini ilgilendirir.
Eşin mal varlığı veya taşınmazı varsa nafaka bağlanır mı?
Eşin mal varlığı(örneğin taşınmaz + kira geliri) varsa ve bu durum geçimini sağlamaya yeterliyse, nafaka talebi reddedilebilir.
Boşanma davası değil de ayrı yaşam varsa nafaka hükmedilir mi?
Bazı nafaka türlerinde dava öncesi veya dava süresince ayrı yaşama hâli varsa ve ihtiyaç varsa, mahkeme karar verebilir. Ancak nafaka talep edilmediyse ya da hâkimin takdirine bağlı olarak karar bağlanmayabilir.
Nafaka ödeme gücü olmayan erkeğe nafaka kararı verilir mi?
Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken ödeyenin ekonomik gücünü de dikkate alır; ödeme gücü yoksa nafaka düşük tutulur ya da hükmedilmeyebilir.
Nafaka otomatik mi; her boşanmada erkek nafaka öder mi?
Hayır, nafaka otomatik değil. Her boşanma mahkemesi, tarafların mali durumunu, kusuru, ihtiyaç ve ödeme gücünü değerlendirir. Şartlar yoksa nafaka hükmedilmez.
Nafaka kararı verildi ama daha sonra iptal olabilir mi?
Evet, alacaklı eşin gelir durumu iyileşirse, yeniden evlenirse ya da nafakaya hak kazandıran koşullar ortadan kalkarsa mahkemeyle nafaka kaldırılabilir veya miktarı değiştirilebilir.


