top of page
  • Avukat Baran DELİL

Nama İfaya İzin Davasının Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Uygulanması 2024

Delil Hukuk Bürosu

nama ifaya izin kat karşılığı inşaat
 

Makale İçeriği:

 

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Nedir?


Kat karşılığı inşaat sözleşmesi: arsa sahiplerinin, arsa paylarının belirli bir kısmını müteahhite vermeyi taahhüt ettiği; buna karşılık müteahhitin de bağımsız bölümlerin inşaatını gerçekleştirip arsa sahiplerine sözleşme ve projeye uygun bir şekilde teslim etmeyi taahhüt ettiği isimsiz sözleşmelerdir.


Böylece arsa sahipleri, inşaata dair hiçbir bilgi birikimine veya sermayeye sahip olmadıkları halde arsaları üzerinde dikilecek olan yapılar için bu alana ilişkin bilgi, deneyim ve sermayeye sahip olan yüklenici(müteahhit) ile anlaşmakta ve müteahhit de inşaat faaliyetini gerçekleştirmek istediği arsayı veya arsaları satın alma külfetine girmeksizin sermayesini yalnızca inşaat faaliyetleri için kullanabilmektedir. Dolayısıyla doğru işletilen bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi, tarafları açısından bir çeşit kazan/kazan durumu oluşturmaktadır denilebilir.


Ancak kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan bir çok uyuşmazlık da söz konusu olabilmektedir ve kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çok büyük kapsamlı ve kompleks uyuşmazlıklar olduğu görülebilmektedir. Bu nedenle gerek kanun hükümleri gerekse yargısal ve bilimsel içtihatlarda, kat karşılığı inşaat sözleşmelerine ilişkin bir çok "kaçış rampası" görevi görebilecek çıkış yolları öngörülmüştür. Nama ifaya izin de, ortaya çıkması muhtemel bu tip uyuşmazlıkların çözümü için uygulamada kullanılmakta olan araçlardan biridir.


Bu makalemizde yalnızca kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda nama ifaya izin davasının uygulamasını işleyecek olduğumuzdan mütevellit, yalnızca kat karşılığı inşaat sözleşmelerine dair kapsamlı bilgi edinmek için tıklayınız: Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri



Nama İfa Ne Demektir?


Nama ifaya izin, yapma veya yapmama borcuna ilişkin bir borç ilişkisinde, borçlu olan tarafın borcunu ifa etmemesi halinde alacaklı olan tarafın, giderler borçluya ait olmak üzere borcun kendisi tarafından ifa edilmesini veya kendisi tarafından seçilecek bir başkası tarafından ifa edilmesini talep etmesidir. Örneğin kat karşılığı inşaat sözleşmesi özelinde konuşacak olursak, müteahhidin temerrüde düşmesi ve/veya eksik ifada bulunması halinde arsa sahipleri tarafından nama ifaya izin alınabilir ve böylece eksiklikler arsa sahipleri tarafından giderilerek, eksikliklerin giderimine dair masraflar müteahhitten alınabilir. Ancak nama ifaya izin talebini bu örnekle kısıtlı olarak düşünmemeli ve makalemizin devamında detaylı olarak açıklayacağımız üzere, müteahhitin dahi çeşitli durumlarda nama ifaya izin talebinde bulunabileceği unutulmamalıdır.


Nama ifa, kaynağını Türk Borçlar Kanunumuzun 113. maddesi ile doktrin ve Yargıtay içtihatlarından almaktadır. Esasında nama ifanın kanuni dayanağını teşkil eden Türk Borçlar Kanunumuzun 113. maddesinde bu şekilde isimlendirilmiş bir kavram söz konusu değildir; nama ifaya izin terimi, bilimsel ve yargısal içtihatlar ile ortaya çıkmış olan bir ifadedir.


Türk Borçlar Kanunumuzun 113. Maddesine Göre: "Yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir; her türlü giderim isteme hakkı saklıdır. Yapmama borcuna aykırı davranan borçlu, bu aykırı davranışının doğurduğu zararı gidermekle yükümlüdür. Alacaklı, ayrıca borca aykırı durumun ortadan kaldırılmasını veya bu konuda masrafı borçluya ait olmak üzere kendisinin yetkili kılınmasını isteyebilir."


Kimler Nama İfa Talebinde Bulunabilir?


Kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan bir veya birkaç yapma ya da yapmama borcunun yerine getirilmemiş olması ve bu durumun mahkemede açıkça ortaya konulması, nama ifa izni alınabilmesi için yeterlidir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, her iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme türüdür. Bu nedenle nama ifaya izin talebi, hem arsa sahipleri hem de müteahhit tarafından ileri sürülebilmektedir. Uygulamada, müteahhitin nama ifaya izin alması durumunun mevcut olamayacağı düşünülüyor olsa da, böylesi bir tespit son derece yalnış olacaktır. Arsa sahiplerinin kendileri üzerlerine düşen çeşitli yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde müteahhit de nama ifaya izin talep edebilir. Örneğin gerekli işlemlerin yapılması için müteahhide verilmiş olan vekaletnameye ilişkin azilname düzenlenmiş olması halinde müteahhit de nama ifaya izin talep edebilecektir.


Kural olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişilerce nama ifa talebinde bulunulamamaktadır. Ancak bu durumun da istisnaları mevcuttur. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişi, müteahhit ile alacağın temliki niteliğinde olarak kabul edilen bir sözleşme akdetmişse(Müteahhitin satış ofisinde taşınmaz satışına dair adi yazılı şekilde imzalanan sözleşmeler, Yargıtay kararlarında görüldüğü üzere alacağın temliki sözleşmesi olarak kabul görmektedir), arsa sahiplerine karşı temliken tescil talepli olarak tapu iptali ve tescil davası açabilmektedir; eğer bu davada arsa sahipleri tarafından müteahhitin sözleşmesel yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediği gerekçesi ileri sürülür ve ispatlanırsa, arsa sahipleri tescilden kaçınabilir. Ancak bu noktada üçüncü kişi eksik iş bedelini depo etmek suretiyle tescili talep edebilir. Burada tam anlamıyla bir nama ifadan söz edilemez. Ancak arsa sahibinin nama ifa talebinde bulunmuyor olmasına rağmen üçüncü kişi tarafından depo edilen eksik iş bedelini almak durumunda bırakılması da nama ifaya benzer bir sonuç doğurmaktadır. Çünkü arsa sahibinin söz konusu eksik iş bedelini, eksik işlerin giderilmesi amacıyla kullanması önünde bir engel söz konusu değildir.



Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Nama İfa İznine Niçin İhtiyaç Duyulur?


Yukarıda açıklamış olduğumuz üzere: Yapma veya yapmama borcunun gerektiği gibi ifa edilememesi halinde edim alacaklısı tarafından, eksik işin giderim masraflarının borçlu tarafından karşılanmasını sağlayarak, eksik işleri kendisinin tamamlaması veya bir başkasına tamamlatması mümkündür.


Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, yüklenicinin(müteahhitin) veya arsa sahibinin sözleşmeden veya kanundan doğan bir yapma veya yapmama borcunu gerektiği gibi yerine getirmediği bir çok hal söz konusu olabilir. Örneğin imar düzenlemelerindeki değişiklikler nedeniyle yapılmış olan inşaatta engelli erişimine yer verilmemiş olması halinde müteahhit iskan almakta zorluk yaşayabilir veya inşaatı tamamlayamadan sermayesi tükendiği için inşaat yarım kalabilir. Aynı şekilde arsa sahipleri tarafından, sözleşmede belirlenmiş olduğu haliyle müteahhite inşaata devam edebilmesi için gerekli imkanlar sağlanmamış olabilir. Bu gibi durumların varlığı halinde, müteahhit de arsa sahipleri de nama ifaya izin talebinde bulunabilecektir.



Nama İfaya İzin Nasıl Alınır?


Nama ifa, tarafların kendi aralarında anlaşmaları yoluyla gerçekleştirilebileceği gibi, görevli ve yetkili mahkemede dava açılması yoluyla da alınabilir. Bu davada davacı, nama ifaya izin talebinde bulunan alacaklı, davalı ise yapma veya yapmama borcunu layığıyla yerine getirmediği iddia olunan borçludur.


Davayı incelemekte olan mahkeme tarafından nama ifaya izin verilebilmesi için, aşağıda detaylı olarak ifade edecek olduğumuz şartların mevcudiyeti ve bu şartların mevcut olduğunun açıkça ortaya konulmuş olması gerekir. Ayrıca taleple bağlılık ilkesi gereği, yürütülecek olan nama ifa faaliyetinin finansman ihtiyacı için gerekli olması halinde mutlaka eksik iş bedeli de talep edilmeli ve karşı tarafın payına denk düşen taşınmazların satışı için de izin alınmalıdır.



Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerine İlişkin Uyuşmazlıklarda Nama İfa İzni Verilebilmesi İçin Aranılan Şartlar


Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri açısından nama ifaya izin verilebilmesi için:

  • Nama ifa talebi, dürüstlük kuralına uygun olmalıdır,

  • Karşı tarafın yapma veya yapmama borcunu ifa etmemiş olmasının sebebi nama ifa talebinde bulunan kişiden kaynaklanmış olmamalıdır,

  • Arsa sahibi talepte bulunuyorsa: Müteahhit eksik ifada bulunmuş olmalı veya herhangi bir başka sebeple temerrüde düşmüş olmalıdır,

  • Müteahhit talepte bulunuyorsa: Arsa sahibi yapması veya yapmaması gereken bir edimi ifa etmemiş olmalıdır. Örneğin arsa sahibi, müteahhide vermiş olduğu vekalet yetkisini azilname ile geri almış veya başka herhangi bir şekilde müteahhitin faaliyetlerini yerine getirmesini engelliyor olabilir,

  • Nama ifaya sebep gösterilen hususların mahkeme huzurunda açıkça ispat edilmiş olması

Bu şartların varlığı halinde mahkeme tarafından nama ifaya izin verilebilir.



Nama İfa İzni ile Birlikte İleri Sürülecek Talepler


Nama ifa izniyle birlikte, somut olayın gereklerine göre birçok farklı talep de ileri sürülebilecektir. Öncelikle Türk Borçlar Kanunumuzun 113. maddesinde belirtildiği gibi nama ifa talebinde bulunan kişinin her türlü giderim isteme hakkı saklıdır. Bu anlamda alacaklı, borca aykırı durumun ortadan kaldırılması veya aykırılıkların giderim masrafı borçluya ait olmak üzere bu hususa ilişkin olarak kendisinin yetkili kılınmasını isteyebilir.


Dolayısıyla somut olayın gereklerine göre alacaklının çok çeşitli giderim talepleri de gündeme gelebilmektedir. Örneğin arsa sahiplerinin müteahhide karşı açacağı nama ifa davasında eksik işlere dair masrafların müteahhitten alınmasına karar verilebileceği gibi, bu masrafların karşılanması amacıyla müteahhide düşen bağımsız bölümlerin satışı için izin de alınabilmektedir. Ancak bu noktada taleple bağlılık ilkesinin mevcut olduğu unutulmamalıdır, dolayısıyla davacı, bu taleplerini davalıya karşı ileri sürmek durumundadır.


Bununla birlikte kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmesi için açılacak olan dava ile birlikte terditli olarak feshin mümkün olmaması halinde nama ifaya izin de talep edilebilecektir.


a) Arsa Sahibinin Nama İfa Talebinde Bulunması Halinde İleri Sürülebilecek Talepler


Arsa sahibinin nama ifa talebinde bulunması halinde, müteahhitin eksik ifada bulunmuş olması veya başkaca herhangi bir nedenle temerrüde düşmüş olması söz konusu olacaktır.


Bu halde arsa sahipleri tarafından eksik iş bedeli talep edilebilir. Ancak bu neviden bir talep, yüklenici(müteahhit) firma veya kişi nezdinde tahsil kabiliyeti sağlayan ve haczedilebilir nitelikte herhangi bir taşınır veya taşınmaz malın bulunmaması durumunda, eksik iş bedelinin müteahhitten tahsil edilememesi sonucunu doğurabilir. Bu nedenle arsa sahipleri, nama ifaya izin talebiyle birlikte müteahhide düşecek olan bağımsız bölümlerin satışı için izin verilmesini de talep edebilirler.


Ancak arsa sahibinin nama ifa talebinde bulunması halinde unutulmaması gerekir: Müteahhitin temerrüde düşmesine sebebiyet veren durumlar arsa sahiplerinden kaynaklanmamalıdır. Aksi halde dürüstlüğe aykırı bir talebin mevcut olduğunun kabulü gerekecektir.


Nama ifa talebinde bulunulabilmesi için sözleşmenin ayakta tutulması, sözleşme ilişkisinin faal olması gerekmektedir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi usulüne uygun olarak feshedilmişse mahkemeden nama ifaya izin talebinde bulunulamaz, fesih hükümlerince ilerleme sağlanır. Ancak yukarıda ifade etmiş olduğumuz gibi, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine ilişkin olarak açılacak olan davada terditli olarak mahkemece feshe karar verilmemesi halinde nama ifaya izin verilmesi de talep edilebilir. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshedilmesine ilişkin detaylı bilgi edinmek için konuya dair makalemizi okuyabilirsiniz: Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Feshedilmesi


b) Müteahhidin Nama İfa Talebinde Bulunması Halinde İleri Sürülebilecek Talepler


Müteahhitin nama ifaya izin talebinde bulunması halinde, somut olayın gereklerine göre arsa sahibinin sorumluluğunda bulunan edimlerin yerine getirilmediği tespit edilir ve nama ifa şartlarının oluştuğuna kanaat getirilmesi halinde müteahhide yetki verilir. Örneğin arsa sahibinin müteahhide vermiş olduğu vekalet yetkisini azilname ile sona erdirmesi halinde, sözleşmeye göre arsa sahibinin kendi üzerine düşen bir edimi yerine getirmemesi durumu söz konusu olmuş olacağından dolayı, müteahhit tarafından dava açılıp nama ifaya izin talebi ileri sürülebilecektir.



Nama İfaya İzin Davasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar


Nama ifaya izin talepli olarak açılan davada somut olay incelemesi doğru yapılmalı akabinde hazırlanacak bilirkişi raporları ile mahkemece verilecek kararların hiçbir eksiklik içermediğinden emin olunmalıdır.


Yargıtay tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde nama ifa sorununa dair verilmiş olan birçok kararda gerekli keşif incelemelerinin yetersiz bir şekilde yapılmış olmasını ve bilirkişi raporlarının eksik ve ayıplı iş kalemlerini, sözleşmeye ve projeye aykırı olan imalatları ve bu eksikliklerin giderilmesi için gereken giderleri kalem kalem içermiyor olması ya da bilirkişi raporunun itiraza elverişli olmaması sebepleriyle bozma hükmü kurulduğu görülmektedir. Ayrıca tahkikat gerektiği gibi yapılmış olsa dahi, hükümde infazda tereddüte yol açmayacak şekilde ve icra edilebilir nitelikte, detaylı açıklamaların mevcut olmaması halinde de bozmaya karar verildiği görülmektedir. Makalemizin sonunda bu duruma ilişkin olarak çeşitli Yargıtay kararlarının ilgili kısımlarını siz değerli okuyucularımız ile paylaşacağız.


 

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Nama İfa İznine İlişkin Yargıtay Kararları

 

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2019/3093 E., 2020/2026 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

"...

...

...

2-Nama ifaya izin davası 6098 sayılı TBK’nın 113. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre yapma borcu, borçlu (eser sözleşmesinde yüklenici) tarafından süresi içerisinde ifa edilmediği takdirde alacaklı (eser sözleşmesinde iş sahibi) masrafı borçluya ait olmak üzere ifa edilmeyen ya da eksik bırakılan edimin kendisi veya başkası tarafından tamamlanmasına izin verilmesini isteyebilecektir. Bu maddenin uygulanabilmesi için yüklenicinin sözleşme hükümlerine aykırı olarak borcunu yerine getirmediğinin sübuta ermesi ve bu konuda temerrüde düşmesi gerekir. Dosya kapsamına göre davalı yüklenicilerin inşaatı kararlaştırılan sürede bitirmediği, davacıya ait bağımsız bölümlerde ve ortak yerlerde bir takım eksik ve kusurlu imalâtın bulunduğu, bu suretle yüklenicinin temerrüde düştüğü, davacının giderleri davalı yükleniciye ait olmak üzere inşaatın kalan kısmını tamamlamak için izin verilmesini talep etmekte haklı olduğu görülmektedir. Nama ifaya izin talepli davalarda arsa sahibi kendisine ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işler ile ortak alanlardaki eksik ve kusurlu işlerin tamamlanması için kendisi tarafından yaptırılması şeklinde nama ifaya izin ve bunların giderimi için avans niteliğindeki bedelin tahsiline karar verilmesini talep edebilir.


Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesinde ortak alanlardaki eksik ve kusurlu işlerin davacının arsa payına düşen kısmı ile davacılara ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işlerin bedelinin nama ifaya izin kapsamında avans olarak tahsiline karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise davacı vekilinin bir kısım istinaf itirazları kabul ederek ortak alanlardaki eksik ve kusurlu işlerin giderim bedelinin tamamı ile yükleniceye ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işler de dahil olmak üzere tüm bağımsız bölümlerdeki giderim bedeline yönelik tahsil hükmü kurulmuştur. Arsa sahipleri, sadece kendilerine düşen bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işlerin giderim bedelini talep edebileceğinden yükleniciye ait bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurlu işlerin giderim bedelini de kapsayacak şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.


Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi’nce yapılacak iş; gerekirse ilk derece mahkemesinde rapor düzenleyen bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak ek raporun düzenleneceği tarih itibariyle davacının nama ifaya izin isteyebileceği kendisine düşen bağımsız bölümlerdeki ve ortak alanlardaki eksik ve kusurlu işlerin nelerden ibaret olduğunun tespitinden ve bunların avans niteliğindeki giderim bedelinin hesaplattırılarak sonucuna uygun karar vermekten ibarettir.


Açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yükleniciye düşen bağımsız bölümlerdeki eksik ve kusurları da içine alır şekilde nama ifaya izin verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

...

...

..."

 

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1709 E., 2020/2345 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

Mahkemesi:...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

"...

...

...

Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin ifası ile vekâletten azil nedeniyle verilen vekâlet yetkilerinin devam ettiğinin tesbitine, bu talepleri yerinde görülmez ise vekâletnamede geçen yetkilerin verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin davanın kabulü ile davacı yükleniciye hüküm fıkrasında belirtilen yetkilerin verilmesine dair kararına davalı arsa sahibinin yaptığı istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.


Davacı yüklenici, davalı arsa sahibidir.

... 1. Noterliği'nin 29.01.2015 gün 1523 yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi taraflar arasında imzalanmıştır. Sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı arsa sahibi tarafından davacı yüklenici şirket yetkililerine arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin ifası sırasında arsa sahibinin yapması gereken işleri de kapsayacak biçimde düzenleme şeklinde vekâletname imzalanarak verilmiştir.


Davalı arsa sahibi daha sonra ... 2. Noterliği'nin 22.04.2015 gün 2487 yevmiye nolu azilnamesi ile davacı şirket yetkililerini vekâletten azletmiştir. Davacı şirketin 20.05.2015 gün 7170 yevmiye nolu ihtarına rağmen yeniden vekâletname verilmemiştir. Davalı cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmesine rağmen sözleşmenin feshi ile ilgili karşı dava açmadığı gibi bununla ilgili ayrı bir dava açıldığı ve karşılıklı mutabakat ile sözleşmenin feshedildiği de ileri sürülmemiş ve buna ilişkin bir delil sunulmamıştır.


Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri tapuda pay devrini de içerdiğinden tek taraflı irade beyanı ile feshi mümkün değildir. Açılacak fesih-dönme davası sonucu feshedilmesi ya da tarafların fesih-dönme konusundaki iradelerinin birleşmesi gerekir.


Somut olayda sözleşme feshedilmemiş olup geçerli ve halen hukuki varlığını muhafaza etmektedir. 6098 sayılı TBK'nın 113/I. maddesinde yapma borcunun borçlu tarafından ifa edilmemesi halinde alacaklının masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini ve aynı maddenin son fıkrasında borca aykırı durumun ortadan kaldırılması için kendisinin yetkili kılınmasını isteyebileceği hükmü getirilmiştir. Doktrin ve Yargıtay içtihatlarında nama ifaya izin olarak adlandırılan bu hükmün kat karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri taraflara yapma borçları yüklediğinden arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici tarafından da uygulanıp yetki talep edilebilmesi mümkündür.


Bu durumda davacı şirket yetkilileri ile davalı arasında gelişen olaylar arsa sahibinde güven duygusunu azaltıp sözleşmeden dönme-fesih konusunda dava açılmasının haklı nedeni olabilir ise de; taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshi konusunda açılmış bir dava verilmiş bir karar bulunmadığı, bu sözleşme halen geçerli ve yürürlükte olduğu, davalı arsa sahibi de azilden sonra ihtara rağmen sözleşmenin ifası için gerekli işlemleri yapmadığı ve bunları yapmak için gerekli yetkileri ihtiva eden vekâletnameyi düzenleyip vermekten kaçındığından, bölge adliye mahkemesince geçerli olup feshedilmeyen arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereği arsa sahibinin yapmak zorunda olup yapmaktan kaçındığı akdin ifası için gerekli işlemlerin nelerden ibaret olduğunu araştırıp bunları arsa sahibi adına yapmak üzere TBK 113. maddesi gereğince davacıya yetki verilmesi gerekirken, sözleşmenin feshedilmediği gözden kaçırılarak ifa olanağını ortadan kaldıracak şekilde davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 17.04.2006 gün 2006/853 Esas, 2006/2236 Karar sayılı ilamı ile benzer içtihat ve uygulamaları).

...

...

..."

 

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/313 E., 2021/1306 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

"...

...

...

Yasa hükmüne göre, nama ifaya izin verilebilmesi için sözleşmesinin feshedilmemiş, yani yürürlükte olması, borçlunun edimin ifasında temerrüde düşmesi ve borcun “yapma borcu”na dair bulunması gerekir. Yapma borcu borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde, alacaklı (iş sahibi) gideri borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini hakimden isteyebilir. (TBK 113-BK 97 md.) Hakim talep üzerine bilirkişi marifetiyle eksik ve ayıplı iş kalemlerini, projeye aykırı imalatları ve bunların tamamlanması ve aykırılıkların giderilmesi için gereken giderleri tek tek saptayıp ifaya izin kararı verir. Mahkemece infazda tereddüde yol açmamak için izin kararının hüküm fıkrasında eksik ve ayıplı iş kalemleri ile miktarları, projeye aykırı imalatları ve giderilmesi için gereken giderleri tek tek gösterilir.


Somut olayda Mahkemece bozma gereği davacıdan sözleşmenin ifasına yönelik olarak sözleşme kapsamındaki hangi iş ve işlemlerin yapılacağı, yetki ve izin istediği açıklatılmış, bilirkişiden talep edilen izin ve yetkilerden sözleşmeye uygun bulunanların bedelleri hesaplatılmış ise de hüküm kurulurken hesaplanan bedelin, tazminat olarak davalıdan tahsiline karar verilmesi bozma ilamına uygun olmamıştır. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, davacı tarafından belirtilip bilirkişi tarafından da sözleşmeye uygunluğu denetlenerek bedelleri tespit edilen iş ve işlemlerden uygun bulunanlar açısından istem kabul ederek nama ifaya izin ve yetki verilmesi, infazda tereddüte yol açmamak için yapılacak işlerin hüküm fıkrasında tek tek gösterilmesi, ayrıca her bir işin tahmini bedeli hüküm tarihine en yakın tarihteki piyasa raiçlerine göre tespit edilerek arsa malikine avans olarak verilmesinden ibaret olmasına rağmen HMK’nın 297/2 maddesine aykırı olarak tazminat hükmü kurulması doğru olmamış kararın bu sebeple davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur.

...

...

..."

 

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/196 E., 2020/3053 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"


Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince davalı yüklenici şirketin edimini ifada temerrüde düşmüş olması nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi, davacıya inşaatı bizzat ya da bir başka yüklenici vasıtasıyla tamamlaması için izin verilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile eksik bırakılan bölümlerle ilgili 388.440,00 TL zararın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı ...’a devredilen arsa payının davacıya iadesiyle ilgili ıslah talebinin reddine, davacının fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizinden verilen 17.10.2019 gün 2019/2801 Esas 2019/3981 Karar sayılı bozma ilamına karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.


1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle dava dilekçesinde; sözleşmeden doğan edimlerinin zamanında ve gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi ve nama ifaya izin verilmesi talep edilmiş olup, davacının devrettiği taşınmaz, bağımsız bölüm ya da tapu payının kendisine iadesine ilişkin tapu iptâli ve tescil talebi bulunmayıp, Dairemiz ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun uygulama ve içtihatlarında dava dilekçesinde bulunmayan alacak kaleminin kısmi ıslah suretiyle davaya katılmasının mümkün olmadığının kabul edilmesi nedeniyle davacının dava dilekçesinde bulunmayan tapu iptâli ve tescil ya da kendi ifadesiyle davalı ...’a devredilen arsa payının devrine yönelik kısmi ıslah talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı arsa sahibinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme talepleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.


2-Az yukarıda açıklandığı gibi davacı davasında sözleşmeden doğan edimlerin zamanında ve gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan zararların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ve davacıya inşaatı bizzat ya da bir başka ehil yüklenici vasıtasıyla tamamlanması için izin verilmesine karar verilmesini talep etmiş olduğu, davacının nama ifa masraflarını karşılamak üzere yükleniciye ait olan ya da bırakılan bağımsız bölüm ya da arsa payının satışına izin ve yetki verilmesine dair bir talebinin bulunmadığı, mahkemece sadece

eksik bırakılan bölümlerle ilgili giderim bedelinin tahsiline hükmedilip nama ifaya izin ile ilgili herhangi bir karar verilmemiş olmasına rağmen davacının nama ifaya izin ve satışa yetki verilmemesine yönelik bir temyizinin bulunmadığı, davalı yüklenicinin eksik ve kusurlu işlerin giderim bedeline yönelik temyiz itirazlarının da kapsamına, alınan bilirkişi raporu ve mevcut delillere göre yerinde olmayıp tarafların temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekirken davacının temyizinin bulunmaması ve re’sen bozma nedeni yapılması mümkün olmamasına rağmen nama ifaya izin ile ilgili Dairemiz uygulamalarından söz edilerek hükmün yazılı şekilde bozulduğu bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulü uygun bulunmuştur.


Somut olayın incelenmesinde ise; davacı arsa sahibi mirasçıları tarafından nama ifaya izin ve satış yetkisi de talep edilmiş olup, davacılar tarafından nama ifaya izin talebi harçlandırılmamıştır. Bu nedenle hesaplanan eksik işlerin giderilmesi için gereken bedel üzerinden davacıların 492 sayılı Harçlar Yasası'nın 28/1. maddesi uyarınca noksan harcı ikmâl etmesi için süre verilmesi, şayet noksan harç ikmal edilirse işin esası incelenip değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması, noksan harç yatırılmaz ise 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca sonuçlandırılması gerekir. Ayrıca nama ifaya izin kararının hüküm fıkrasında, eksik ve kusurlu işlerin nelerden ibaret olduğu ve bunların giderilmesi için avans mahiyetindeki masrafların ayrı ayrı ve toplam olarak ne miktarda olduğu gösterilmek suretiyle nama ifaya izin ile, bu eksikliklerin giderilmesi ve gecikme tazminatını karşılayacak miktar ve değerde yükleniciye bırakılan bağımsız bölüm satışına izin ve yetki verilmesi de gerekirken, harç tamamlanmaksızın yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

 
ankara gayrimenkul avukatı

bottom of page