top of page
  • Avukat Baran DELİL

İntifa Hakkı Nedir? Şartları, Tapuya Tescili ve Tescilin Terkini 2024

Delil Hukuk Bürosu

intifa hakkı nedir
 

Makale İçeriği:

  1. Malikin ve İntifa Hakkı Sahibinin Karşılıklı Hak ve Yükümlülükleri

 

İntifa Hakkı Nedir?


İntifa hakkı, Türk Medeni Kanunumuzun 794. ve 822. maddeleri arasında düzenlenmiştir ve sahibine bir malı kullanma ve o maldan yararlanma haklarını veren bir irtifak hakkıdır, yani bir çeşit sınırlı ayni haktır. İntifa hakkı taşınır veya taşınmaz mallar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilir. Üzerinde intifa hakkı kurulmuş olan bir taşınmazın malikinin sahip olduğu mülkiyet hakkı literatürde "çıplak mülkiyet" olarak da ifade edilmektedir. Çünkü malikin elinde söz konusu taşınmaza ilişkin olarak yalnızca o mal üzerinde tasarruf etme hakkı kalmış, mülkiyet hakkının diğer unsurları intifa hakkı sahibine verilmiştir.


İntifa hakkının ne olduğunun ve kapsamı ile hukuki niteliğinin anlaşılabilmesi için, öncelikle ayni hak ve sınırlı ayni hak arasındaki ayrımı ve irtifak haklarını anlamamız gerekir. Bu nedenle intifa haklarının kurulmasına, şartlarına ve özellikleri ile sonuçlarına değinmeden önce "mülkiyet hakkı nedir?", "ayni hak nedir?", "sınırlı ayni hak nedir?" vb. soruların cevabını vermeye çalışacağız ve böylece konumuza geçmeden önce intifa hakkının hukuki niteliği konusunda daha yüksek çözünürlüklü bir bilgilendirme sağlamaya çalışacağız.


Türk Medeni Kanunumuzun 683. maddesi hükmü uyarınca mülkiyet hakkı, sahibine: Kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma(usus, fructus, abusus) hak ve yetkilerini sağlamaktadır. Mülkiyet hakkı, niteliği itibariyle bir çeşit ayni haktır ve mutlak bir haktır. Ayni haklar, hak sahibine taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde doğrudan doğruya egemenlik yetkisi veren ve 3. kişilere karşı da ileri sürülebilen haklardır; bir ayni hak sahibinin, sahip olduğu ayni hakkı 3. bir kişiye ileri sürebilmesi için, bu kişilerin arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunması gerekmemektedir. Örneğin bir borç ilişkisi kural olarak yalnızca borçlu ile alacaklı arasında sonuç doğurur ve alacaklı tarafından 3. kişilere, mesela borçlunun babasına yönelik olarak talepte bulunulamaz; ancak bir ayni hak sahibi, herhangi bir 3. kişiden üzerinde ayni hak sahibi olduğu bir mala zarar vermemesini isteyebilir ve zararın doğması halinde bu zararın giderilmesi için talepte bulunabilir.


Bununla birlikte bir de sınırlı ayni haklar dediğimiz, hak sahibine sınırlı ayni hak tanıyan haklar mevcuttur ve bunlara da genel olarak irtifak hakları denilmektedir. Hemen belirtelim ki, sınırlı ayni haklar da adı üzerinde birer ayni haktır ve ayni hakların tüm özelliklerine sahiptirler.


İrtifak hakkı sahibi, mülkiyet hakkının unsurları olan kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma haklarından en fazla ikisine sahip olan kişidir. Dolayısıyla intifa hakkı da, hak sahibine yalnızca bir malı kullanma ve o maldan yararlanma yetkilerini verdiği için, bir çeşit irtifak hakkıdır ve sınırlı bir aynı haktır diyoruz.



İntifa Hakkının Özellikleri


İntifa hakkı, aksine düzenleme olmadıkça sahibine, intifa hakkına konu olan şey üzerinde tam yararlanma hakkı tanır. Taraflar arasındaki anlaşmada bu hususun aksine bir düzenleme varsa, intifa hakkının sağladığı yararlanma hakkının sınırlarını taraflar arasındaki anlaşma belirler.


Bu durum, intifa hakkı sahibinin, hakkını bizzat kullanması yönünden de benzer bir şekle tabiidir. Türk Medeni Kanunumuzun 806. maddesi hükmü gereğince intifa hakkı sahibi, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa veya durum ve koşullardan, intifa hakkının hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılmıyorsa bu hakkın kullanımını başkasına devredebilir; yalnızca hakkı devredemez. Yani özetle: İntifa hakkında hak sahibinin hakkını bizzat kullanmak durumunda olmaması ve intifa hakkına konu şeye ilişkin olarak tam yararlanma hakkına sahip oluşu kural; bu hakkı bizzat kullanması ve bu hakka konu olan şeyden sınırlı olarak yararlanması ise istisnadır.


Ancak yukarıda bahsettiğimiz devir, yalnızca hakkın kullanılmasının devredilmesidir. İntifa hakkının kendisi, sahibi tarafından devredilemez ve miras bırakılamaz. İntifa hakkının sona erme şartlarının oluşmasıyla ya da intifa hakkı sahibinin ölmesiyle birlikte intifa hakkı son bulur. Ayrıca tüzel kişilerin iflas veya konkordato işlemlerinde intifa hakkı üzerinden herhangi bir isim veya nitelendirme dahilinde değer hesabı ve bölüşüm gerçekleştirilemeyeceği gibi, tüzel kişiler lehine kurulmuş olan intifa hakkının geçerlilik süresi en fazla 100 yıldır; 100 yılın sonunda intifa hakkı da sona erer.


İntifa hakkı, gerçek veya tüzel kişiler lehine kurulabilir, ancak bu kişiler belirli kişi veya kişiler olmalıdır. Örneğin "Ilıca Sitesi Sakinleri" ya da "Galatasaraylı futbol oyuncuları" şeklinde genel ifadelerle intifa hakkı kurulamaz. İntifa hakkı sahiplerinin kim oldukları belirli olmalıdır.


Diğer irtifak hakları olan oturma hakkı ve oturma hakkının aksine intifa hakkı yalnızca taşınmaz mallar üzerinde kurulmaz; haklar ve malvarlığı üzerinde kurulabileceği gibi taşınır mallar üzerinde de kurulabilir.



İntifa Hakkı Nasıl Kurulur, Nasıl Kazanılır?


İntifa hakkı, kanundan veya sözleşmeden doğabilmektedir. Ancak intifa hakkının kanundan doğabileceği durumlar, oldukça sınırlıdır. İntifa hakkının kurulması ve kazanılması, Türk Medeni Kanunumuzun 795. maddesinde düzenlenmiş olup, ayrıca kanunun çeşitli hükümlerinde de intifa hakkının kazanılmasına atıf yapılmıştır(Örneğin Türk Medeni Kanunumuzun 240. ve 652. maddeleri).



a) Kanundan Doğan İntifa Hakkı


Kanundan doğan intifa hakkına örnek olarak Türk Medeni Kanunumuzun 240. maddesi ve 652. maddesinde düzenlenmiş olan, taşınmaz sahibi murisin ölümüyle birlikte sağ kalan eşin aile konutu ve aile konutundaki ev eşyalarına dair talep hakkı örnek gösterilebilir.


Bunun yanında kanundan doğan intifa hakkı, Türk Medeni Kanunumuzun 795. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince zamanaşımı yoluyla da kazanılabilmektedir; çünkü TMK 795/2. maddesinde taşınmaz ve taşınırlarda intifa hakkının kazanılmasına dair, mülkiyete ilişkin hükümlere atıf yapılmıştır.


Türk Medeni Kanunumuzun 795/2. Maddesine Göre: "... Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır. ..."

İntifa hakkının kanundan doğarak kurulduğu haller oldukça kısıtlıdır ve sözleşme ile kurulan intifa hakkına nazaran kanundan doğan intifa hakkı çok daha az sayıdadır.



b) İntifa Hakkının Sözleşmeyle Kurulması


İntifa hakkı, genellikle sözleşmeyle kurulur. Tarafların kendi aralarında anlaşarak sözleşme ile intifa hakkını meydana getirmelerinde birçok sebep söz konusu olabilir. Örneğin anlaşmalı boşanan bir çift, evin kullanımının eşlerden birine bırakılması hususunda anlaşarak mülkiyetin diğer eşe verilmesini tercih edebilir ya da taşınmaz satış sözleşmesi yapan taraflar, satıcının belirli bir süre daha taşınmazı kullanması konusunda anlaşabilir.


İntifa hakkının kurulması, Türk Medeni Kanunumuzun 795. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre intifa hakkının kuruluşu:

  • Taşınır mallar açısından: Zilyetliğin devri,

  • Alacaklar açısından: Alacağın devri ve

  • Taşınmaz mallar açısından: Tapu kütüğüne tescil ile gerçekleştirilmektedir.

İntifa hakkının, bu hakka sahip olan kişi tarafından 3. bir kişiye devredilmesinin veya miras bırakılmasının mümkün olmadığını yukarıda belirtmiştik, dolayısıyla bu hak, yalnızca malik tarafından tesis edilerek kurulabilir ve kazanılabilir.


Bununla birlikte intifa hakkının en yoğun ve verimli kullanılabileceği alanın ticaret hukuku olduğunu da söyleyebiliriz, ancak ticaret hukukunun geldiği noktada firmaların isimsiz sözleşmeler olarak nitelendirilen yeni sözleşme tipleri ile daha kompleks anlaşmalara imza attıkları da bir gerçektir. Bu nedenle güncel olarak intifa hakkının en sık kullanıldığı alan aile hukuku ve miras hukuku olagelmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 795. Maddesine Göre: "İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere karşı ileri sürülebilir. Tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebilir."

Taşınır ve taşınmaz mallar açısından intifa hakkının kazanılmasına istinaden, yukarıda alıntılamış olduğumuz Türk Medeni Kanunumuzun 795. maddesinin 2. fıkrası uyarınca aksine düzenleme olmadıkça mülkiyete ilişkin hükümlere atıf yapılmıştır. Bu durumun en göze çarpan sonuçları, birincil olarak intifa hakkının da zamanaşımı yoluyla kazanabilmesinin önünün açılması, ikincil olarak da örneklerle açıklayıp somutlaştırmamız gerekirse: Taşınmazlar için Tapu Kanunumuzun 26. maddesi gereği tapuda resmi senet düzenlenmesi; otomobil vb. araçlar için ise Karayolları Trafik Kanunumuzun 20. maddesi gereği noter huzurunda sözleşme düzenlenmesi gerekliliğidir.


Son olarak, intifa hakkının sözleşme yoluyla kurulması, irade sakatlığı halleri ve muvazaaya da kapı aralayan bir husustur. Bu nedenle muvazaa veya irade sakatlığı hallerinin varlığı nedeniyle ilgililer tarafından intifa hakkının kaldırılması da istenebilir.



Malikin ve İntifa Hakkı Sahibinin Karşılıklı Hak ve Yükümlülükleri


İntifa hakkı sahibinin ve malikin, intifa hakkından kaynaklı olarak karşılıklı hak ve yetkileri bulunmaktadır. Şimdi bu hak ve yükümlülükleri hem malik hem de intifa hakkı sahibi açısından ayrı ayrı inceleyip değerlendireceğiz.



a) İntifa Hakkı Sahibinin Hak ve Yükümlülükleri


İntifa hakkı sahibinin hak ve yetkileri, Türk Medeni Kanunumuzun 803. maddesi ile 806. maddesi arasında düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre intifa hakkı sahibi, aşağıdaki hak ve yetkilere sahiptir.


a.1) İntifa Hakkına Konu Olan Şeyi Zilyetliğinde Bulundurma


İntifa hakkına konu olan hak, alacak veya malı zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma yetkilerine sahiptir. İntifa hakkı sahibinin zilyetliği, feri zilyetliktir; o halde malikin zilyetliği asli ve dolaylı zilyetliktir.


a.2) İntifa Hakkına Konu Olan Şeyi Yönetme


Ancak intifa hakkı sahibi, bu yetkilerini kullanırken iyi bir yönetici gibi özenle hareket etmelidir. Bu nedenle intifa hakkı sahibi, intifa hakkını kullanırken intifa hakkına konu olan şeyin niteliğini ve özgülenme amacını değiştiremez ve o şeyin özdeğerine zarar getiremez, getirdiği zararlardan da sorumlu olur. Ayrıca intifa hakkı sahibinin yönetme yetkisine ilişkin olarak belirmemiz gereken bir diğer husus da intifa hakkı sahibinin, Türk Medeni Kanunumuzun 803. maddesi hükmü gereği, malikin talebi halinde resmi defter tutulmasına müsaade etmek durumunda olmasıdır. Ancak defter tutulmasını talep etme yetkisi, aynı şekilde intifa hakkı sahibine de tanınmış bir haktır.


a.3) İntifa Hakkına Konu Olan Şeyi Kullanma ve Ondan Yararlanma


İntifa hakkı sahibinin intifa hakkına konu olan şeyi kullanma ve ondan yararlanma yetkisi, o şeyden elde edilen doğal ve hukuki ürünleri ve dönemsel gelirleri de kapsamaktadır. İntifa hakkı sahibinin, hakka konu edilen şeyin hukuki ürünleri ile dönemsel gelirlerinden da yararlanabilecek olması demek, örneğin o şeyi 3. bir kişiye kiralayabileceği ve bu şekilde kira geliri elde edebileceği anlamına da gelmektedir.


İntifa hakkı süresince intifa hakkına konu olan şey bir mal ise: Bu maldan meydana gelen ürünler, intifa hakkı sahibinindir. Ekim veya dikimi intifa hakkı sahibi yapmışsa ve ürünleri malik toplamışsa, intifa hakkı sahibi tarafından ürün değerini aşmamak üzere uygun bir bedel istenebilir. Tam tersi ihtimalde de, ekim veya dikim malik tarafından yapılmışsa, aynı şekilde intifa hakkı sahibi tarafından da malın değerini aşmamak üzere uygun bir bedel talep edilebilir. Ancak niteliği itibarıyla intifa hakkına konu edilen malın doğan verimi veya ürünü sayılmayan bütünleyici parçalar, malike ait olacaktır.


İntifa hakkına konu olan şey sermaye ise, bu sermayenin faizleri ve benzeri dönemsel gelirleri, daha geç muaccel olsalar dahi intifa hakkının başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar intifa hakkı sahibinin olacaktır.


Ek olarak, intifa hakkı sahibinin doğal ve hukuki ürünler ile dönemsel gelirlere ilişkin olarak zarara uğratılması halinde, somut olayın gereklerine göre tazminat davası veya istihkak davası açması da mümkündür.


a.4) İntifa Hakkının Kullanımını Devretme


Yukarıda da daha önce değinmiş olduğumuz gibi intifa hakkının kendisi devredilememektedir; bununla birlikte Türk Medeni Kanunumuzun 806. maddesi hükmü gereğince sözleşmede aksine bir hüküm yoksa veya durum ve koşullardan intifa hakkının hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılmıyorsa: İntifa hakkının kullanılması, intifa hakkı sahibi tarafından 3. bir kişiye devredilebilir. Burada devredilen şey, hakkın kendisi değil, yalnızca kullanılmasıdır.


Ancak böyle bir durumun mümkün olabilmesi için, sözleşmede aksine bir hüküm olmaması veya durum ve koşullardan intifa hakkının hak sahibince şahsen kullanılması gerektiğinin anlaşılmıyor olması gerekmektedir. İntifa hakkı sahibi tarafından intifa hakkının kullanımının 3. bir kişiye devredilmesi halinde malik, intifa hakkı sahibine karşı ileri sürebileceği haklarını, hakkın kullanımının devredilmiş olduğu 3. kişiye karşı da ileri sürebilir.


a.5) İntifa Hakkına Konu Edilen Şeyin Bakımı ve Korunması Yükümlülüğü


İntifa hakkına konu malın korunması ve olağan bakımı için gerekli onarım ve yenilemelerin yapılması, intifa hakkı sahibinin yükümlülüğündedir. Bu husus, Türk Medeni Kanunumuzun 812. maddesinde düzenlenmiştir.


İntifa hakkına konu edilen malın korunması ve olağan bakımına istinaden daha önemli işlerin yapılması veya daha büyük önlemlerin alınması gerekiyorsa, bu durum malike bildirilmek zorundadır. Bu halde intifa hakkı sahibi ayrıca bu bakım ve muhafaza işlemlerinin gerçekleştirilmesine izin vermek durumundadır.


Türk Medeni Kanunumuzun 812. maddesinin 3. fıkrasına göre malikin gerekli olan bu işlemleri gerçekleştirmekten kaçınması halinde intifa hakkı sahibi tarafından bu işler malik hesabına yapılabilir. İntifa hakkı sahibinin bu masrafları intifa hakkı sona ermeksizin malike rücu etmesi mümkün değildir. Ancak Türk Medeni Kanunumuzun 801. maddesi hükmü gereğince intifa hakkının sona ermesi akabinde bu hususa ilişkin olarak da talepte bulunabilir. Bu husus, makalemizin devamında "İntifa Hakkının Sona Ermesinin Sonuçları" başlığı altında detaylandırılacaktır.


a.6) İntifa Hakkına Konu Edilen Şeyin Bakım ve İşletme Giderlerine Katlanma Yükümlülüğü


İntifa hakkına konu olan şeyin bakım ve işletme giderleri, güvencesini oluşturduğu borçların faizleri, vergi ve resimleri, intifa hakkı süresince intifa hakkı sahibi tarafından karşılanır. Vergi ve resimler malik tarafından ödenmişse, intifa hakkı sahibi tarafından malike ödenmesi gerekir, aksi takdirde tazminat talebinde bulunulabilir. Bunlar haricinde diğer tüm yükümlülükler malike aittir.


a.7) İntifa Hakkına Konu Edilen Şeyi Sigorta Ettirme Yükümlülüğü


Türk Medeni Kanunumuzun 815. maddesi gereği intifa hakkı sahibi, yerel adetlere göre iyi bir yönetimin gereği olarak kabul ediliyor olması halinde intifa hakkına konu edilen şeyi yangın vb. tehlikelere karşı sigorta ettirmek ve sigorta primlerini de ödemek durumundadır. Ayrıca intifa hakkı, halihazırda sigorta ettirilmiş olan bir mal üzerinde kurulmuşsa, intifa hakkı boyunca bu sigortanın primleri de intifa hakkı sahibi tarafından ödenmelidir.


a.8) İntifa Hakkını İhlal Edecek Nitelikte Davranışlara Yönelik Hukuki Yollara Başvurma Hakkı


İntifa hakkı sahibi, intifa hakkına konu edilen şeyi, intifa hakkının gerektirdiği gibi kullanmasını engelleyen kişi malikin kendisi dahi olsa, intifa hakkını güvenceye almak adına el atmanın önlenmesi ve ecrimisil gibi hukuk davalarını açabilir; şartları oluşmuşsa bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunabilir.



b) Malikin Hak ve Yükümlülükleri


Malikin intifa hakkı sahibine karşı hakları, Türk Medeni Kanunumuzun 807. maddesi ile 810. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre malik, intifa hakkı sahibine karşı aşağıdaki hak ve yetkilere sahiptir.


b.1) Malikin İntifa Hakkına Konu Edilen Şeye İlişkin Olarak Gözetim Hakkı


Malik, intifa hakkının konusu olan taşınır veya taşınmaz mal, hak veya alacağın hukuka aykırı ya da niteliğine uygun düşmeyen bir şekilde kullanılıp kullanılmadığına dair gözetim yetkisini kullanabilir ve bu şekilde bir kullanım tespit ederse itiraz edebilir, bu itiraz intifa hakkı sahibi tarafından dikkate alınmazsa mahkemeye başvurabilir. Malikin bu hakkı, intifa hakkı sahibinin intifa hakkına konu şeyi yönetirken özenle davranması yükümlülüğünün de bir görünümü ve güvencesidir.


b.2) Malikin Güvence Talep Etme Hakkı


Malikin haklarının tehlikeye düştüğünü ispatlaması halinde, intifa hakkı sahibinden güvence isteme hakkı bulunmaktadır. İntifa hakkının konusu, tüketilebilen şey veya kıymetli evrak ise, malikin tehlikeyi ispat etmeksizin teslimden önce de güvence istemesi mümkündür. Bu anlamda Türk Medeni Kanunumuzun 808. maddesinin 3. fıkrası hükmü gereği kıymetli evrakın güvenilir bir yere tevdi edilmesi de güvence yerine geçmektedir.


Malikin, haklarının tehlikeye düştüğünü ispatlaması delil tespit davası başta olmak üzere birçok farklı şekilde gerçekleştirilebilir. Ayrıca malikin haklarının tehlikeye düşmesinde intifa hakkı sahibinin kendisinin veya intifa hakkının kullanımını devrettiği kişinin ya da intifa hakkına konu şeyi kiraladığı kişinin kusuru aranmaz. Malikin haklarının tehlikeye düşmüş olması, güvence talebinin kabulü için yeterlidir. Ancak malik, intifa hakkı kendisinde kalmak üzere yalnızca çıplak mülkiyeti 3. bir kişiye bağışlamışsa, üçüncü kişi tarafından güvence talep edilemez.


b.3) Malikin Güvence Verilmemesi Halinde İntifa Hakkı Sahibinin Zilyetliğinin Kaldırılmasını Talep Etme Hakkı


Tarafların güvence verilmesi ya da güvencenin niteliği ile niceliğine dair anlaşma sağlayamamaları halinde, malik tarafından mahkemeye başvurulabilir ve hakim tarafından güvencenin belirlenmesi talep edilebilir. Türk Medeni Kanunumuzun 810. maddesine göre, intifa hakkı sahibinin kendisine tanınan uygun süre içinde güvence göstermemesi ya da intifa hakkına konu olan şeyi malikin itirazına rağmen hukuka aykırı şekilde kullanmaya devam etmesi halinde, sulh hakimi tarafından yeni bir karara kadar intifa hakkı sahibinin zilyetliğinin kaldırılmasına ve hakkın konusunun yine hakim tarafından atanacak olan bir kayyıma tevdi edilmesine karar verilebilir. Akabinde yönetimin kayyıma devri sebebi, yani intifa hakkı konusu olan şeye ilişkin tehlike ortadan kalkarsa ya da intifa hakkı sahibi güvence gösterirse hakim tarafından kayyımlığa son verilip yönetim intifa hakkı sahibine bırakılabilir.


b.4) İntifa Hakkına Konu Edilen Şey Üzerinde Tasarrufta Bulunma Hakkı


İntifa hakkı kurulmuş olsa dahi, malikin elinde halen daha intifa hakkına konu edilen şeye ilişkin olarak tasarrufta bulunma yetkisi bulunmaktadır. Ancak malik, bu hakkını kullanırken intifa hakkı sahibinin hakkını dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek ya da kötüniyetli olacak şekilde ihlal edemez.


b.5) Malikin, Taşınmazın Özdeğerine İlişkin Giderleri Karşılama Yükümlülüğü


İntifa hakkı sahibinin yükümlülükleri haricinde kalan tüm giderler, malikin sorumluluğundadır ve bu husus Türk Medeni Kanunumuzun 813. maddesinin 3. fıkrasında açıkça ortaya konulmuştur. Ancak fıkra hükmünde bu hususa ilişkin olarak intifa hakkı sahibine de yükümlülük getirilmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 813. Maddesinin 3. Fıkrasına Göre: "... Diğer bütün yükümlülükler malike aittir. Ancak, intifa hakkı sahibi bunların yerine getirilmesi için gereken parayı, istemi üzerine malike karşılıksız olarak sağlamazsa; malik, intifa hakkı konusu malı bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için kısmen veya tamamen paraya çevirebilir. ..."

b.6) Malikin, Hakimin Müdahalesini ve İntifa Hakkının Sona Erdirilmesini İsteme Hakkı


İntifa hakkının kurulmasına neden olan sözleşmede intifa hakkı sahibine düşen edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle intifa hakkının devam etmesinin malike sağladığı yarardan çok daha büyük bir külfet yüklemesi halinde malik, bozulan yararlar dengesini ileri sürmek suretiyle hakimden sözleşmeye müdahale etmesini ve intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Aksi halde intifa hakkı sahibinin bu duruma rağmen intifa hakkının sürdürülmesini talep etmesi zaten hakkın kötüye kullanması niteliğinde olacaktır ki bu neviden bir durum Türk Medeni Kanunumuzun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil edecek niteliktedir. Yargıtay, benzer uyuşmazlıklara ilişkin birçok kararında açıklamış olduğumuz bu gerekçelerle hüküm kurmuş ve bu gerekçe ile yola çıkarak Türk Medeni Kanunumuzun 785. maddesini kıyas yoluyla uygulamıştır. Dolayısıyla Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak yine de olası bir uyuşmazlık halinde, alanında uzman bir gayrimenkul avukatı ile çalışılmasını tavsiye etmekteyiz.


Türk Medeni Kanunumuzun 785. Maddesine Göre: "Lehine irtifak kurulan taşınmaz için bu hakkın sağladığı hiç bir yarar kalmamışsa, yüklü taşınmazın maliki bu hakkın terkinini isteyebilir. Yüküne oranla çok az yarar sağlayan bir irtifak hakkının, bedel karşılığında kısmen veya tamamen terkini istenebilir."


İntifa Hakkının Süresi ve Sona Ermesi


İntifa hakkının süresine ilişkin olarak, intifa hakkı sahibi olan gerçek kişiler ile tüzel kişiler arasında bir ayrıma gidilmiştir. Buna göre:

  • İntifa hakkı sahibi bir gerçek kişi ise, hak sahibinin ölümüyle sona erer,

  • İntifa hakkı sahibi bir tüzel kişi ise, taraflarca kararlaştırılan sürede veya taraflarca bir süre kararlaştırılmamışsa tüzel kişiliğin ortadan kalkmasıyla sona erer; ancak her halde tüzel kişilerin intifa hakkı, yüz yılı aşamaz.

İntifa hakkının sona ermesine ilişkin bu süreler, Türk Medeni Kanunumuzun 797. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 797. Maddesine Göre: "İntifa hakkı, gerçek kişilerde hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin ortadan kalkmasıyla sona erer. Tüzel kişilerin intifa hakkı, en çok yüz yıl devam edebilir."

İntifa hakkı, yalnızca süre nedeniyle değil, birçok sebeple sona erebilmektedir ve intifa hakkını sona erdiren sebepler, Türk Medeni Kanunumuzun 796. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır.


Türk Medeni Kanunumuzun 796. Maddesine Göre: "İntifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini; yasal intifa hakkı, sebebinin ortadan kalkması ile sona erer. Sürenin dolması veya hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme yetkisi verir. "

O halde madde madde sayacak olursak intifa hakkının sona ermesi:

  • Konusunun tamamen yok olması, örneğin taşınmazın depremde yıkılması,

  • Taşınmaz üzerindeki intifa hakkına ilişkin olarak tapuda terkin işlemi uygulanması,

  • Yasal intifa hakkının sebebinin ortadan kalkması, örneğin Türk Medeni Kanunumuzun 240. ve 652. maddesi hükümleri gereğince sağ kalan eş tarafından kazanılmış olan intifa hakkının, sağ kalan eşin başka bir konutta yaşamaya başlaması ile sebebini yitirmesi,

  • İntifa hakkı için kanun veya sözleşme ile belirlenmiş olan sürenin sona ermesi,

  • Hak sahibinin vazgeçmesi veya

  • Hak sahibinin ölmesi(Çünkü intifa hakkı miras bırakılamaz ve devredilemez.



İntifa Hakkının Sona Ermesinin Sonuçları


İntifa hakkının sona ermesinin sonucu olarak:

  1. İntifa hakkına konu edilen şey, intifa hakkı sahibi tarafından malike sorunsuz bir şekilde geri verilmelidir. İntifa hakkının geri verilmesi, zilyetliğin geri verilmesi şeklinde olabileceği gibi, tescili gereken otomobil ve taşınmazlar gibi eşyalar açısından tescilin terkini yoluyla gerçekleştirilmelidir. İntifa hakkına konu edilen şeyi geri verme yükümlülüğü her somut olay açısından farklılık arz edebilir. Örneğin bu yükümlülük, intifa hakkı sahibi tarafından, intifa hakkı sahibi ölmüşse mirasçıları tarafından ya da intifa hakkının kullanılması 3. bir kişiye devredilmişse bu kişi tarafından gerçekleştirilebilir. İntifa hakkı sahibi, malın yok olmasından veya değerinin azalmasından sorumludur, ayrıca yararlanması için gerekli olmadığı halde tüketmiş olduğu şeyleri tazmin etmekle yükümlüdür(Bakınız: Türk Medeni Kanunumuzun 800. maddesinin 1. ve 2. fıkraları). Bununla birlikte intifa hakkı sahibi, intifa hakkına konu edilen şeyin olağan kullanımından kaynaklanan değer azalmalarından sorumlu değildir(Bakınız: Türk Medeni Kanunumuzun 800. maddesinin 3. fıkrası).

  2. İntifa hakkı sahibi, Türk Medeni Kanunumuzun 812. ve 813. maddeleri uyarınca kendi sorumluluğunda bulunmadığı halde, intifa hakkına konu olan şeye ilişkin olarak yapmış olduğu her türlü giderler ile yenileme ve ekleme masraflarına istinaden, vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca tazminat talep edebilir. Malikin tazminat vermekten kaçınması halinde yaptığı eklemeleri, malı eski haline getirmek kaydıyla sökebilir.

  3. İntifa hakkının sonuçlarına ilişkin olarak geri verme anında malik ya da intifa hakkı sahibi tarafından ileri sürülebilecek tüm istem hakları, geri verme anından itibaren 1 yıllık süre içerisinde zamanaşımına uğrar.


 

İntifa Hakkına İlişkin Yargıtay Kararları

 
  • İntifa hakkı sahibinin el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebi,

  • Eşler arasında intifa hakkı kurulması akabinde boşanmanın tek başına intifa hakkının terkini sebebi olarak kabul edilemeyeceği, intifa hakkının sebepten bağımsız kullanım imkanı sağladığına ilişkin karar,

14. Hukuk Dairesi 2016/7046 E. , 2019/1554 K. "İçtihat Metni"

14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.11.2014 gününde verilen dilekçe ile asıl dava intifa hakkına dayanan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, karşı dava intifa hakkının terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 09.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmekle duruşma isteminin değerden reddi ile süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, intifa hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleştirilen dava, tapu kaydındaki intifa hakkı şerhinin terkini istemine ilişkindir.

Davacı karşı davalı vekili, davalı ile evlilik birliği içerisinde iken 1117 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/3 payı üzerinde müvekkili lehine intifa hakkı kurulduğunu, tarafların 02.08.2013 tarihinde boşandığını, davalının boşanmadan önce 03.09.2011 tarihinden itibaren müvekkilinin taşınmazdaki evi kullanmasını engellediğini belirterek intifa hakkına yapılan elatmanın önlenmesini ve 03.09.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak ecrimisilin faizi ile ödenmesini istemiştir.

Davalı karşı davacı vekili davacının evlilik birliği içerisinde yaşanan olumsuzluk üzerine evi kendisinin terk ettiğini ve tekrar dönmediğini, intifa hakkını kullanmak istediğine yada kira istediğine dair ihtarının olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini, intifa hakkının evlilik birliği içerisinde iken kurulduğunu, daha sonra boşandıklarını, intifa hakkı sebebinin ortadan kalktığını belirterek karşı dava ile intifa hakkının terkinini istemiştir.

Mahkemece, davacı karşı davalı ... ’nin elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddine, davalı-karşı davacı ...’ın davasının kabulü ile, intifa hakkının terkinine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı-karşı davalı ... vekili temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.

Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir (TMK m.795).

İntifa hakkı, bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer (TMK m.796).

Kanuni intifa hakları hariç (TMK m. 495 v.d.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona ermesi sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796. vd. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerekir.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince;

Mahkemece, taraflar evli iken dava konusu taşınmaz üzerinde 20.01.2011 tarihinde intifa hakkının bedelsiz ve süresiz olarak davacı lehine tanındığı 18.12.2013 tarihinde tarafların boşanmasına ilişkin kararının kesinleşerek evlilik birliğinin sona erdiği, bu tarihten sonra intifa hakkının kullanma olanağının kalmadığı gibi intifa hakkının kurulma sebebinin de ortadan kalktığı gerekçeleri ile davacı karşı davalı ... ’nin elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddine, davalı-karşı davacı ...’ın davasının kabulü ile, intifa hakkının terkinine karar verilmiş ise de; yanılgılı değerlendirme ile verilen karar isabetli değildir.

Şöyle ki; yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere intifa hakkı sebepten ari yararlanma aktidir. İntifa hakkı sözleşmesinde de her hangi bir sebebe bağlılık mevcut olmadığı gibi intifa hakkının hangi hallerde kaldırılacağı TMK’nin 796. maddesinde ve devamı maddelerde açıklanmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşifte davacı lehine intifa hakkı kurulan taşınmazda bulunan evin davalı-karşı davacı ... tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir.

Bu durumda mahkemece; davacı-karşı davalı ... ’nin elatmanın önlenmesi davasının kabulü ile, ecrimisil talebine yönelik intifadan men tarihinden itibaren bilirkişilere ecrimisil bedeli hesaplattırılarak intifa hakkı sahibi davacı lehine ecrimisile hükmedilmesi; davalı-karşı davacı ...’ın intifa hakkının terkinine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


 
  • İntifa hakkının muvazaalı olarak kurulduğu iddiasıyla terkin istemi,

  • Muvazaa olgusunun kanıtlanamaması halinde intifa hakkının terkini talebinin reddine ilişkin karar,

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2011/1174 E. , 2011/2310 K. "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.10.2008 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, murisleri Celal Fırat'ın ikinci eşi davalı ...'a mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak intifa hakkı tesis ettirdiğini, aile konutu olması nedeniyle murisin ölümünden sonra davalının intifa hakkını tercih etme olanağının bulunduğunu, bu nedenle de intifa hakkının danışıklı olduğunu ileri sürerek terkin isteminde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 255. maddesi uyarınca davalının intifa hakkını tercih etme hakkının bulunduğu, bu nedenle de intifa hakkının terkin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacılar temyiz etmişlerdir. Dava, intifa hakkının terkini istemine ilişkindir.

Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.

Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise; hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir. (TMK.m.795)

İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer(TMK.m.796).

Kanuni intifa hakları hariç (TMK.m.495 vd.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceği kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona ermesi sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796. vd. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerekir. Doktrindeki hakim görüş de bu doğrultudadır. (Bkz.Prof.Dr.Şeref Ertaş. Eşya Hukuku Ankara 2004.s.463).

Ayrıca intifa hakkının, iradeyi sakatlayan geçersizlik sebepleri ya da danışıklı işlem iddiasıyla terkini de istenebilir.

Somut olayda davacılar, intifa hakkının danışıklı tesis edildiğini ileri sürmüşlerdir. Ancak, dosya içeriğine göre bu iddia kanıtlanamamıştır. Ayrıca, yukarıda değinilen intifa hakkının terkinini gerektiren diğer koşullar da gerçekleşmemiştir. Mahkemece davanın kanıtlanamaması nedeniyle reddi gerekirken somut olayda uygulama olanağı bulunmayan Türk Medeni Kanununun 255. maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen sağ kalan eşin tercih edebileceği intifa hakkının varlığından söz edilerek davanın reddi doğru görülmemiştir. Ancak, verilen karar sonuç olarak doğru olduğundan HUMK'nun 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının gerekçesi DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 24.02.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


 

14. Hukuk Dairesi 2019/2144 E. , 2020/2375 K. "İçtihat Metni"

14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.04.2012 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının kaldırılması ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın davalı ... yönünden husumet nedeniyle, davalı ... yönünden esastan reddine dair verilen 27.12.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, müvekkilinin kayınpederi olan davalı ...'ye vekaletname vererek, davalı eşi ... lehine Türkiye'de bulunan tüm taşınmazları üzerinde intifa hakkı tesisini sağladığını, davacıya herhangi bir bedel ödenmediğini, intifa hakkının evlilik birliğinin devamı temennisi ile tesis edildiğini ancak tarafların boşanmış olduğunu belirterek, Ankara ili Keçiören ilçesi 5740 ada 5 parsel sayılı taşınmazı üzerinde davalı ... lehine tesis edilen intifa hakkının kaldırılmasını, intifa alacağı ve zararına mahsuben şimdilik 10.000,00TL bedelin avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili; aile içi anlaşmazlıklar nedeniyle intifa hakkının tesis edildiğini, bu işlemde herhangi bir para verilmediğini, mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın davalı ... yönünden husumet nedeniyle, davalı ... yönünden yerinde görülmemesi nedeniyle esastan reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.

Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir (TMK m.795).

İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer (TMK.m.796). Ayrıca, intifa hakkının danışıklı kurulduğu iddiası veya iradeyi sakatlayan nedenlerin varlığı da ileri sürülerek terkin isteğinde bulunulabilir.

Kanuni intifa hakları hariç (TMK m. 495 v.d.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceği kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona ermesi sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796. v.d. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerekir.

Somut olaya gelince; 21.03.2006 tarihli resmi akit tablosuna göre dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyeti davacı üzerinde bırakılarak toplam 10.000,00TL bedel ile davalı ... lehine intifa hakkı tesis edildiği anlaşılmakla, mahkemece intifa hakkının kaldırılması talebinin reddine dair verilen hüküm doğru ise de intifa bedelinin tahsili talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


 
  • Paylı malikin intifa hakkının terkinine ilişkin talebinin, ortaklığın giderilmesi davası ile intifa hakkının ilgili payın satış bedeli üzerinden devam etmesini sağlayabileceği gerekçesiyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi kararı,

14. Hukuk Dairesi 2016/18537 E. , 2020/7088 K. "İçtihat Metni"

14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05/02/2015 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkı şerhinin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, intifa hakkının terkini isteğine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.

Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.

Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir (TMK m.795).

İntifa hakkı, bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer (TMK m.796).

Kanuni intifa hakları hariç (TMK m. 495 v.d.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceği kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona ermesi sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796. v.d. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerekir.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince;

Babaeski Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/748 Esas sayılı dosya ile dava konusu 36 ada 72 parsel sayılı taşınmazda ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.

Davalı ... intifa hakkını kendi üzerinde tutarak, dava konusu 36 ada 72 parsel sayılı taşınmazın çıplak mülkiyetini kızı olan diğer davalıya devretmiştir. Paylı malik olan davacının diğer paydaş tarafından kendi payı üzerine 3. kişi lehine intifa hakkı tanıması halinde, 4721 sayılı TMK'nun 700. maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesi davasını açmak veya açılmış olan davada bu kanun maddesi uyarınca intifa hakkının ilgili payın satış bedeli üzerinden devam edeceği hususunun ortaklığın giderilmesi davasında değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle davanın reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 
ankara gayrimenkul avukatı

bottom of page