top of page
  • Avukat Baran DELİL

Yargıtay Karar İncelemesi - Sadakatsiz Eşe Karşı Şiddet

Delil Hukuk Bürosu

sadakatsiz eşe karşı şiddet

Yargıtay Karar İncelemesi – Eşin Güven Sarsıcı Davranışlarda Bulunması Sonucu Diğer Eşin Darp Uygulaması Olayında Kusur Tespiti


Günümüzde boşanma oranları gitgide artmakta ve evliliklerin azımsanmayacak bir kısmı boşanma ile sonlanmaya başlamaktadır. Bunun yanında boşanma dediğimizde sorun yalnızca evliliğin sona ermesi değildir.


Boşanma davası, yalnızca taraflar arasında mevcut olan bir çeşit hukuki statü olan evlilik birliğinin sona erdirilmesinden ibaret değildir. Boşanma sürecinde, özellikle çekişmeli boşanma davalarında kimi zaman taraflar açısından oldukça travmatik deneyimler yaşanabilmekte, tarafların özel hayatlarının yargı makamları vb. üçüncü kişilerin önünde masaya yatırılıp soğukkanlılıkla tartışılması, kişilerin özel hayatlarına dış müdahale teşkil edebilmektedir.


Gerçekten de boşanma sürecinde evliliğin taraflarının yaşadığı/yaşayacağı kaygı, stres, boşanmanın ekonomik sonuçları ve tarafların bu nedenle deneyimleyebileceği ekonomik buhran ve bunalımlar, müşterek çocukların psikolojileri ve velayetleri gibi hususlar, kağıt üzerinde evlilik birliğinin sonlanmış olmasından çok daha etkili durumlardır. Bu nedenle hukuk büroları ve Ankara boşanma avukatı, somut olaya olabildiğince profesyonel olarak yaklaşabilmeli ve toplumun yapı taşı olan aile ve aileyi oluşturan bireylerin hukuki durumları ile ilgili olarak üstlendiği görevi, müvekkili ile arasında oluşmuş olan güven ilişkisini ve mesleki olarak sahip olduğu sorumluluklardan biri olan gizlilik ilkesini ihlal etmeksizin yerine getirmelidir.

Boşanma davaları temelde anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu yazımızda yalnızca boşanmada kusur tespitine ilişkin bir Yargıtay karar incelemesi yapılmakta olup, boşanma konusunda detaylı bilgi almak istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz: Boşanma Davası ve Ferileri

  • Anlaşmalı boşanma davalarında, eşler karşılıklı olarak anlaşarak mahkemeye birlikte başvurabilir veya eşlerden birinin açtığı davayı diğer eşin kabul eder. Anlaşmalı boşanma davası genellikle bir anlaşmalı boşanma protokolünün mahkemeye sunulmasıyla olur. Bu protokolün sonucunda oldukça büyük çaplı ve geri dönülmez kayıplar yaşanabileceğinden dolayı protokol hazırlanması konusunda mutlaka profesyonel destek alınmalıdır.

  • Çekişmeli boşanma davası; tarafların aralarında anlaşmaya varamadıkları konular olduğunda vuku bulur. Taraflar; çocukla ilişki kurma, nafaka, tazminat, eşlerden birinin boşanmak istememesi vs. konularda aralarında anlaşmaya varamadıklarında çekişmeli boşanma davası yoluna başvurmak zorunda kalırlar. Çekişmeli boşanma davası süreci uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte de hukuki olarak yardıma başvurulmaması taraflara ciddi hak kayıpları yaşatabilir. Çekişmeli boşanma davaları: Şiddetli geçimsizlik, zina (aldatma), suç i̇şleme, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış ve haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı ve terk sebeplerine dayanılarak açılabilmektedir.

Genel boşanma sebeplerinden olan şiddetli geçimsizlik nedeniyle(evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması nedeniyle) boşanmada birçok farklı sebep, Yargıtay tarafından boşanma nedeni olarak görülebilmektedir. Bu sebeplerden bazıları şunlardır:

  • Eşine iftira etmek

  • Aile sırlarını açıklamak

  • Eşi ailesi ile görüştürmemek

  • Eşini sevmediğini söylemek

  • Aşırı kıskançlık göstermek Üvey çocuklara kötü davranmak

  • Evi sık sık terk etmek (Yukarıda belirttiğimiz terke dayalı boşanma davasıyla karşılaşmak istemeyen eşe karşı, bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.)

  • Eşin hastalığı ile ilgilenmemek

  • Cinsel ilişki kuramamak

  • Eşi sosyal ortamlardan soyutlamak

  • At yarışı oynamak ve ailenin ekonomik durumunu tehlikeye düşürmek

Yargıtay tarafından verilmiş olan ve emsal teşkil eden kararlardan da görülebileceği üzere; evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların birbirlerine uyguladığı psikolojik şiddet de Yargıtay tarafından göz önünde bulundurulmaktadır. Günümüzde boşanma davalarında göze çarpan bir husus, eşlerin şiddeti yalnızca fiziksel olarak görmesi ve psikolojik şiddete uğradıklarının farkında dahi olmamalarıdır. Oysa Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin aşağıdaki kararında da görüleceği üzere; psikolojik şiddet de kusur sayılmaktadır. Bu psikolojik şiddetin mağduru zaman zaman erkek eş de olabilmektedir.


Örnek vermek gerekirse;

Somut olayda; davalı kadının facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde bulunan hesabında başka bir erkekle birlikte çekilmiş samimiyet içeren fotoğraflarını paylaşması, yine bu kişi ile aynı sosyal paylaşım sitesinde yazışmalar yapması, ayrıca aynı erkekle görüşmek için mevcut telefonundan ayrı olarak edindiği GSM hattı ile bu kişiye ait GSM hattı arasında yapılan görüşmelerin gecenin geç saatlerinde, sık ve uzun süreli olması gözetildiğinde, davalı kadının bu davranışlarının davacı erkeğin güvenini sarsacağı kuşkusuzdur.

Davalı kadının belirlenen güven sarsıcı davranışlarına konu sosyal medyada paylaşılan fotoğrafların ve özel olarak bulundurulan telefonun varlığının davacı erkek tarafından öğrenilmesi üzerine davacı erkeğin, duymuş olduğu hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında eşine “basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte” fiziksel şiddet uyguladığı, ceza mahkemesince bu sebeple mahkum edilen erkeğin cezasında haksız tahrik hükmü uygulanmak suretiyle indirime gidildiği dosyaya ekli ceza dosyası ve adli rapordan anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, hiçbir eylem şiddete gerekçe olmayacağı gibi, hukuk düzeni de şiddeti korumaz. Ne var ki, manevi tazminata hükmedilmesinde tarafların boşanmaya neden olaylardaki kusur durumları ile belirlenen bu kusurun kusuru daha az olan tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı dikkate alınır.

Bu itibarla Kurul çoğunluğu tarafından, davalı kadının yukarda sayılan birden fazla güven sarsıcı davranışlarının, bunu öğrenen davacı erkekte şiddetli elem ve hiddet oluşturduğu, bu duygular içerisinde bulunan ve öncesinde de eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı kanıtlanamayan erkeğin sadece bu olay sebebiyle eşine basit nitelikte fiziksel şiddet uyguladığı, bu sebeple boşanmaya neden olaylarda her iki tarafın da kusuru olmakla birlikte davalı kadının, davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu, davalı kadının belirlenen kusurlu davranışının davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve bu sebeple davacı erkek yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, Özel Dairece boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu kabul edilmesinin yerinde görülmediği gerekçesi ile yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği kanaatine varılmıştır.”


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2-813 E. 2016/157 K. 24.2.2016 tarihli kararında; Yargıtay’ın tavrının şiddete hak vermemek olduğu ancak kadının evlilik birliği içerisindeyken, Facebook hesabından başka bir erkekle fotoğraf paylaşmasının, kadının başka bir erkekle yazışmalarının ve arama kayıtlarının bulunmasının güven sarsıcı davranış niteliğinde bulunduğunu ve bunun kocanın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu değerlendirerek kadını daha kusurlu bulmuş ve aleyhine manevi tazminata karar vermiştir. Davalı kadın, bu karara konu olayda darpa uğramış olduğu halde, darp fiili öncesinde gerçekleşmiş olan sadakatsiz davranışları nedeniyle daha kusurlu kabul edilmiş ve tazminat ödemekle yükümlendirilmiştir.


Yine de Yargıtay'ın görüşlerinin zaman içerisinde değişim gösterebileceği veya her somut olayın gereklerine uygun olarak ayrı bir inceleme yapılması gerekeceği dikkate alınmalıdır. Yargıtay'ın benzer durumlarda farklı yönde hüküm kurduğu kararları da mevcuttur. Sonuç olarak bu anlamda henüz nitelikli bir içtihadı birleştirme kararı mevcut olmayıp, her davanın somut olay özelinde değerlendirileceğinin kabulü gerekmektedir.

 

ankara boşanma avukatı

bottom of page