top of page
  • Avukat Baran DELİL

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat 2024

Delil Hukuk Bürosu

boşanmada maddi tazminat manevi tazminat
 

Makale İçeriği:

 

Tazminat Ne Demektir?


Tazminat, bir kişi veya kurumun zararını karşılamak anlamına gelen, Arapça kökenli sözcüktür. Türk hukuk sistemimizde haksız fiil, trafik kazası, malpraktis(hekim hatası), muris muvazaası(mirastan mal kaçırma), iş kazası vb. birçok sebeple tazminat talebinde bulunulabilmektedir.


Boşanma davaları da tazminat talebinde bulunulabilecek hallerden biridir. Boşanma davalarında tazminat talepleri, diğer tazminat taleplerine nazaran değişiklik gösteren bazı özelliklere sahiptir. Bu anlamda şu açıklamada bulunmamız yanlış olmayacaktır: Boşanma davasındaki maddi tazminat ve manevi tazminat, medeni hukuka özgü sui generis(kendine özgü) bir kavram olup, borçlar hukukundaki maddi ve manevi tazminattan farklı niteliktedir.



Boşanma Davalarında Maddi ve Manevi Tazminat


Boşanmada maddi ve manevi tazminat, kusuru daha ağır olan eşin, diğer eşe ödeyeceği meblağı ifade eder. Boşanma davaları, anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası olarak görülebilmektedir. Anlaşmalı boşanma davasında taraflar, karşılıklı olarak maddi ve manevi tazminatın ne kadar ödeneceği ve kim tarafından, kime ödeneceğini belirleyebilirler. Ancak çekişmeli boşanma davasında maddi tazminat veya manevi tazminata hükmedilebilmesi için kusur tespiti yapılması gerekmektedir.


Boşanma davalarında tazminat, maddi tazminat veya manevi tazminat olarak talep edilebilmektedir. Tazminat, nafaka ve velayet ile birlikte boşanma davalarının ferilerindendir. Bu nedenle boşanma davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat talebi de ileri sürülebilmektedir.


Normal şartlarda bir kişiye karşı tazminat davası açan kişinin, tazminat talep miktarına göre nispi harç ödemesi gerekmektedir. Ancak boşanma davasında maddi ve manevi tazminat talebi, boşanma ile birlikte ileri sürülebilmektedir ve nispi harç ödenmesi de gerekmez.


Evlilik birliğinin boşanma ile sonuçlanmasında kusursuz ya da daha az kusurlu olan taraf, kusurlu taraftan mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma dolayısıyla zarara uğraması nedeniyle uygun bir miktar maddi tazminat isteyebilir. Ayrıca boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğramış olan eş, kusurlu olan diğer taraftan uygun bir miktar manevi tazminat da isteyebilir. Maddi ve manevi tazminata ilişkin bu ifadelerin oldukça genel ve soyut ifadeler olmalarından kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi şartlarının kanun koyucu tarafından muğlak bırakıldığı düşünülebilir. Bu, hayli doğru bir saptamadır. Kanun koyucu burada, aile hakiminin inisiyatif alabilmesi ve somut olayın gereklerine uygun olarak karar verebilmesi için kasıtlı olarak boşluk bırakmıştır denilebilir. Bu nedenle maddi ve manevi tazminata ilişkin olarak verilmiş olan emsal kararlar dikkatle incelenmelidir.



a) Boşanmada Maddi Tazminat


Türk Medeni Kanunumuzun 174. maddesinin 1. fıkrası, boşanmada maddi tazminatın kanuni çerçevesini çizmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 174/1. Maddesine Göre: "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir."

Boşanma davasında maddi tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların mevcut olması gerekmektedir. Ayrıca maddi tazminat kişilerin kendi istek ve arzuları ölçüsünde değil, mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelendiği ölçüde hükmedilir. Tabii anlaşmalı boşanmada maddi tazminat, taraf iradelerine uygun olarak hükmedilmekte olduğu için çekişmeli boşanma davasından bu anlamda ayrışmaktadır.


a.1) Boşanmada Maddi Tazminat Şartları


Çekişmeli boşanma davalarında maddi tazminata hükmedilebilmesi için, Türk Medeni Kanunumuzun 174. maddesinin 1. fıkrasında yer alan tüm şartların birlikte meydana gelmiş olması gerekmektedir. Buna göre:

  1. Evlilik birliği, boşanma ile sona ermiş olmalıdır. Örneğin ölüm halinde diğer eşin mirasçılarından maddi veya manevi tazminat talep edilmesi mümkün değildir,

  2. Maddi tazminat talebinde bulunan kişi boşanmada kusursuz olmalı ya da diğer eşe nazaran daha az kusurlu olmalıdır,

  3. Maddi tazminat talebinde bulunan kişinin mevcut veya beklenen menfaatleri, boşanma yüzünden zedelenmiş olmalıdır.

  4. Boşanmaya neden olan olaylar sebebiyle tazminat talebinde bulunulmalıdır. Örneğin eşler arasında olsa dahi trafik kazası veya hekim hatası nedeniyle tazminat talebinde bulunulması durumunda bu hususlar boşanma nedeniyle tazminatın konusu edilemez,

Görüldüğü gibi ileri sürülebilecek birçok husus söz konusudur. Bu nedenle hak kaybı yaşanmaması adına alanında uzman bir boşanma avukatı Ankara ile çalışılması tavsiye edilmektedir; çünkü boşanma avukatı ücretleri, boşanma nedeniyle ödenecek nafaka veya tazminat gibi kalemlerin yanında oldukça az kalmaktadır.


Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmiş olan kişi, bu hususu da ispatlamalıdır. Tazminatın bir çeşit zenginleşme aracı olmadığı unutulmamalıdır.


Anlaşmalı boşanma davasında maddi tazminata hükmedilebilmesi için, taraflarca maddi tazminata hükmedilmesi ve maddi tazminatın miktarı üzerinde anlaşmaya varılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde taraf iradeleri birbirine uyumlu olmayacağı için anlaşmalı boşanmanın varlığından söz edilmesi uygun olmayacaktır.


a.2) Boşanmada Maddi Tazminatın Hesaplanması


Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere, tazminat bir çeşit zenginleşme aracı değildir. Dolayısıyla maddi tazminat hesaplanırken, tazminat talebinde bulunan kişinin mevcut veya beklenen menfaatlerinin varlığı ve bu menfaatlerin boşanma nedeniyle zedelenmiş olduğu ispatlanmalıdır.


Boşanma davasında zedelenmiş olan mevcut veya beklenen menfaatin ve maddi tazminat tutarının belirlenmesinde: Evlilik nedeniyle eşin sağladığı bakım, barınma, sağlık ve normal yaşam faaliyetinin gerektirdiği sosyal ihtiyaçların karşılığı dikkate alınır. Dolayısıyla boşanma yüzünden eşten yana kesilecek olan sosyal, kültürel ya da ekonomik destek de artık mevcut olmayacağı için tazminatın konusudur. Örneğin bir ev hanımının boşanma sonrasında artık eşinin sigortasından faydalanamayacak olması gibi.


Bu anlamda her boşanma davasının ve her somut olayın ayrı ayrı değerlendirmeye tabii tutulacağı unutulmaksızın, aşağıdaki unsurların dikkate alınması söz konusu olabilir:

  • Evlilik süresi,

  • Eşlerin yaşları,

  • Tarafların ekonomik durumu,

  • Paranın alım gücü,

  • Tazminat talep eden eşin boşanma sonrasında yeniden evlenme olasılığı,

  • Eşlerin boşanmaya neden olan olaylardaki kusurluluk durumları ve bu kusurlu davranışların ağırlığı,

  • Sosyal güvenlik ilişkisi(örneğin yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi bir eşin boşanma sonrasında artık diğerinin sigortasından yararlanamayacak olması),

  • Boşanma nedeniyle mevcut yaşam standartlarında yaşanacak olan değişim,

  • Boşanmadan sonra eşten ayrıca yoksulluk nafakası, ziynet alacağı ya da başkaca bir isim veya nitelendirme altında alacak(katkı payı, değer artış payı, artık değere katılma vb. gibi) yoluyla menfaat elde edilecek olup olmadığı hususu incelenir,

  • Türk Borçlar Kanunumuzun 50, 51 ve 52. maddeleri kıyasen olaya uygulanır


Bu anlamda üzerinde durulması gereken ve hukukçular tarafından dahi sıklıkla unutulan bir husus da şudur: Mevcut veya beklenen menfaatlerin zedelenmesi nedeni ile meydana gelen zarar yalnızca parasal bir zarar değildir. Örneğin ev hanımı olan kadın çalışmıyorsa bile, boşanmada tam kusurlu veya daha ağır kusurlu ise maddi tazminat ödeyebilir. Kişilerin gelir durumu tazminat ödenip ödenmemesini değil, yalnızca ödenecek olan tazminatın miktarını belirleme noktasında önem arz etmektedir. Çünkü vermiş olduğumuz ev hanımı örneğinde erkeğin, kendisine ev hanımı olan kadın tarafından sağlanan veya sağlanması beklenen yemek, ütü, temizlik, çamaşır, bulaşık gibi ev işlerinin yapılması ile çocukların bakım ve sorumluluğunun üstlenilmesi gibi menfaatlerinin zedelenmesi söz konusu olmaktadır ve bu menfaatler de son derece maddi menfaatlerdir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir(Bakınız: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/1110 E., 2021/2529 K. sayılı kararı).



b) Boşanmada Manevi Tazminat


Boşanma nedeniyle manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebebiyet veren olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğramış olan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek ve manevi bütünlüğünde meydana gelen azalmayı karşılamaktır.


Türk Medeni Kanunumuzun 174. maddesinin 2. fıkrası, boşanmada manevi tazminatın kanuni çerçevesini çizmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 174/2. Maddesine Göre: "Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir."

Boşanma davasında manevi tazminata hükmedilebilmesi için de bazı şartların mevcudiyeti aranmaktadır, ayrıca boşanma davasında manevi tazminatın hesaplanması noktasında son derece dikkatli olunmalıdır ve manevi tazminatın sonradan ıslah edilemeyeceği unutulmamalıdır.


Anlaşmalı boşanma davasında manevi tazminat da, maddi tazminat gibi taraflarca belirlenebilir ya da taraflarca gayrikabili rücu olarak manevi tazminattan feragat edilebilir. Çekişmeli boşanma davasının aksine, anlaşmalı boşanma davasında manevi tazminat da taraf iradesine bağlıdır.


b.1) Boşanmada Manevi Tazminat Şartları


Boşanma nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için Türk Medeni Kanunumuzun 174. maddesinin 2. fıkrasında yer alan şartların gerçekleşmesi gerekmektedir, buna göre:

  1. Evlilik birliği, boşanma ile sona ermiş olmalı,

  2. Manevi tazminat talebinde bulunan eşin kişilik hakları, diğer eşin davranışları nedeniyle saldırıya uğramış olmalı,

  3. Aleyhine tazminat talep edilen eş, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olmalıdır,

  4. Manevi tazminatın talep konusu, boşanmadan ve boşanmaya sebebiyet veren olaylardan kaynaklanmalıdır.

Bu noktada unutulmaması gereken önemli bir husus da şudur: Boşanmaya sebebiyet veren her davranış, eşin kişilik haklarına saldırı anlamına gelmemektedir. Örneğin bir eşin, aile konutunu terk etmesi ve geri dönmemesi, başlı başına kişilik haklarına saldırı teşkil etmemektedir. Kişilik haklarına saldırının varlığından söz edilebilmesi için: Eşe karşı tehdit, hakaret veya iftira vb. fiillerle aşağılayıcı, korkutucu, küçük düşürücü bir davranışta bulunularak kişilik haklarının saldırı altında bırakılmış olması gerekmektedir.


b.2) Boşanmada Manevi Tazminatın Hesaplanması


Boşanmada manevi tazminata hükmedilirken, kişilik hakları saldırıya uğramış olan eşin ruhsal dengesinde yaşanan bozulmanın telafi edilmesi amaçlanmakla birlikte, tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmasının da önüne geçilmesi gerekmektedir.


Bu nedenle oldukça soyut bir kavramın karşılığı olarak verilen manevi tazminatın hesaplanmasında bazı somut olgular dikkate alınarak objektif nitelikte bir hesaplamanın sağlanması gerekir. Hakim, manevi tazminata hükmederken aşağıdaki hususları dikkate alır:

  1. Kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın ekonomik ve sosyal durumu,

  2. Kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın boşanmada kusuru bulunup bulunmadığı ve varsa kusur derecesi,

  3. Kişilik haklarına yönelik saldırı teşkil eden fiilin ağırlığı,

  4. Kişilik haklarına saldırıda bulunan tarafın kusur derecesi,

  5. Kişilik haklarına saldırıda bulunan tarafın ekonomik ve sosyal durumu,

  6. Kişilik haklarına saldırı teşkil eden olayın, saldırıya uğrayan eşte bırakacağı objektif zedelenmenin etkisi

Maddi tazminatta olduğu gibi, manevi tazminatta da, tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmamasına özen gösterilmeli ve bu husus da mutlaka dikkate alınmalıdır.



Boşanma Nedeniyle Tazminat Nasıl Talep Edilir?


Boşanma nedeniyle ileri sürülecek olan maddi ve manevi tazminat talepleri, iki şekilde talep edilebilir:

  1. Boşanma davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulur. Bu halde maddi ve manevi tazminatın boşanmanın ferilerinden olmasından dolayı, bu talep için ayrıca nispi harç ödenmez ve nispi vekalet ücretine de hükmedilmez.

  2. Boşanma davası sona erdikten sonra ortaya çıkan kusur tespitine göre ayrıca bir maddi ve manevi tazminat davası açılarak tazminat talep edilebilir. Ancak bu davada nispi harç ödenir ve vekalet ücreti de nispi olarak hükmedilir.

Dolayısıyla maddi ve manevi tazminat talebinin boşanma davası ile birlikte talep edilmesi stratejik olarak daha elverişlidir.


Ancak anlaşmalı boşanma davalarına özel bir durum mevcuttur. Anlaşmalı boşanma protokolünde yer almayan ve bu nedenle anlaşmalı boşanma davası ile birlikte hükme bağlanmayan maddi veya manevi tazminat talepleri, anlaşmalı boşanma davasından sonra talep edilemez. Bunun nedeni: Maddi ve manevi tazminatın çekişmeli olarak ileri sürüldüğü hallerde kusur tespitinin yapılmış olmasının gerekmesidir. Çünkü kusur tespiti, hem maddi tazminat hem de manevi tazminat açısından kanunen öngörülmüş olan şartlardandır.



Boşanma Davasında Yargılama Usulü ve Kusur


Boşanma davasında yargılama usulü, boşanma nedeniyle hükmedilecek olan maddi tazminat ve manevi tazminatı oldukça yakından ilgilendirmektedir. Öncelikle, boşanma davasında yargılama usulünü anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları açısından birbirinden ayırmak gerekir.



a) Anlaşmalı Boşanma Davalarında Yargılama Usulü ve Kusur


Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar boşanma ve ferileri ile ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi hususlara ilişkin olarak kendi iradeleriyle karar verirler ve mahkeme tarafından da tarafların kendi aralarında varmış oldukları bu anlaşmaya mevzuatta yer alan emredici kurallar, kamu düzeni ve genel ahlak sınırları içerisinde saygı gösterilir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davalarında maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece gerçekleştirilecek bir kusur tespitine gerek yoktur.


Taraflar arasında anlaşma iradesini ortaya koyan nitelikte bir anlaşmalı boşanma protokolü imzalanır ya da bir tarafın açtığı çekişmeli boşanma davası diğeri tarafından kabul edilir. Bu halde taraflar arasında çekişmeli bir husus olmayacağı için taraf iradesi yönünde hüküm kurulur. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davasında taraflar maddi ve manevi tazminat hak ve alacaklarından feragat edebilecekleri gibi, belirli bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi yönünde de anlaşma sağlayabilirler. Ancak anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için tarafların evlilik birlikteliklerinin en az 1 yıl sürmüş olması şartının da aranacağı unutulmamalıdır.



b) Çekişmeli Boşanma Davalarında Yargılama Usulü ve Kusur


Çekişmeli boşanma davasında öncelikle dilekçeler safhası tamamlanır, ardından sözlü yargılama ve tahkikat aşamasına geçilir. Çekişmeli boşanma davası, boşanma dava dilekçesinin görevli ve yetkili mahkemeye verilmesi ile başlar. Çekişmeli boşanabilmek için eşlerin birbirlerinin boşanmada kusurlu olduklarını iddia ve ispat etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde mahkeme tarafından boşanmaya hükmedilmemesi de mümkündür.


Çekişmeli boşanma davalarında ise, taraflar arasında anlaşma sağlanamayan her husus çekişmeli olarak ele alınmaktadır ve ileri sürülen beyanların, mahkeme huzurunda ispatlanması gerekmektedir. Çekişmeli boşanma davasında maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için kusur tespiti yapılması gerekir. Yargılama sonucunda mahkeme tarafından kusursuz veya daha az kusurlu olan eş tarafından tazminat talebinde bulunulmuşsa, tam kusurlu veya diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu olduğu tespit edilen eşin tazminat ödenmesine hükmedilir.


Çekişmeli boşanma davasında bir eşin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğu, birçok farklı delil ile ispat edilebilir. Bunların başında: Tanık beyanı, sosyal medya yazışma ve içerikleri, mesajlaşma ekran görüntüleri, darp raporu, telefon arama ve kısa mesaj(SMS) kayıtları, ses ve görüntü kayıtları, otel kayıtları, banka hesap dökümleri, maaş bordroları gelmektedir.



Boşanmada Tazminat Taleplerinde Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreler


Boşanma nedeniyle hükmedilecek olan maddi tazminat veya manevi tazminat, boşanmanın ferilerindendir. Yani evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarındandır. Bu nedenle Türk Medeni Kanunumuzun 178. maddesi uyarınca boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresine tabiidir.


Türk Medeni Kanunumuzun 178. Maddesine Göre: "Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Bu süre kanunda açıkça belirtilmiş olduğu üzere, zamanaşımı süresidir. Dolayısıyla hakim tarafından resen dikkate alınmayacağı gibi, davalı yan tarafından zamanaşımı def'i ile ileri sürülmelidir.



Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminatın Ödenme Şekli


Türk Medeni Kanunumuzun 176. maddesine göre maddi tazminatın irat şeklinde aylık ödemelerle veya toplu olarak ödenmesine hükmedilebilir. Ancak manevi tazminatın irat şeklinde ödenmesi mümkün değildir, mutlaka toplu olarak ödenmesi gerekir. Bununla birlikte, uygulamada boşanma davalarında veya kesinleşen boşanma hükümlerinden sonra açılan maddi ve manevi tazminat davalarında maddi tazminatın da genellikle toplu bir şekilde ödenmesine hükmedildiği görülmektedir.


Türk Medeni Kanunumuzun 176. Maddesine Göre: "Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."


Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Taleplerinde Harç vb. Yargılama Giderleri


Boşanma davası ile birlikte talep edilecek olan maddi ve manevi tazminat taleplerinde, maddi ve manevi tazminatın boşanmanın ferileri niteliğinde bulunmasından dolayı ayrıca harç alınmamaktadır. Bununla birlikte boşanma davası sonucunda nispi vekalet ücretine(ilam vekalet veya karşı vekalet ücreti olarak) de hükmedilmemektedir. Bununla birlikte davanın taraflarının kendi avukatları ile yapmış oldukları sözleşme ile boşanma davasında tazminat talebi yönünden nispi vekalet ücreti kararlaştırılabilir.


Ancak maddi ve manevi tazminat taleplerinin, boşanma davasının sonuçlanması akabinde 1(bir) yıllık süre içerisinde ayrı bir dava açılmak suretiyle talep edilmesi halinde Harçlar Kanunumuz ve diğer ilgili mevzuat doğrultusunda harç ve masraflar söz konusu olacaktır. Aynı şekilde nispi vekalet ücretine de hükmedilir.



Aleyhine Tazminata Karar Verilen Tarafın Ödemeyi Reddetmesi Halinde Tazminat Alacaklısının Hakları


Boşanma davasında boşanma kararıyla birlikte veya boşanma davası sonrasında ayrıca açılan bir tazminat davası ile birlikte maddi ve/veya manevi tazminata hükmedilmesi halinde tazminat borçlusu taraf, tazminat alacaklısı tarafa bu tazminatı ödemekle hukuken yükümlü olacaktır. Aksi takdirde alacaklı taraf, icra vasıtasıyla bu alacağını takip edebilecektir.


Boşanma davasında boşanmaya karar verilmiş olması halinde, boşanma hususunun kesinleşmiş olmasıyla birlikte boşanmanın ferilerinin icra vasıtasıyla takip edilebilirliği söz konusu olacaktır. O halde, boşanma kararının kesinleştiği dosyalar açısından dava henüz nafaka ve tazminat gibi boşanmanın ferileri yönünden kesinleşmemiş olduğu halde tazminat alacaklısı bu alacağını icra vasıtasıyla talep edebilecektir. [Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 29.05.2017 tarih ve 2017/11280 E., 2017/7864 K. sayılı kararı]



Sıkça Sorulan Sorular


Boşanma Nedeniyle Nasıl Tazminat Alınır?

Boşanma halinde maddi ve manevi tazminat, boşanma davasının ferisi olarak boşanma davası ile birlikte talep edilebileceği gibi, boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren 1(bir) yıl içerisinde ayrı bir dava açılarak da talep edilebilecektir. Ancak maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için maddi ve manevi tazminatın şartlarının da oluşmuş olması gerekir.


Boşanma Davasında Tazminatı Kim Alır?

Boşanma davasında maddi ve manevi tazminatı, kusursuz veya diğer eşe nazaran daha az kusurlu olan eş alır. Ancak maddi ve manevi tazminatın diğer şartları da sağlanmalıdır. Özetle maddi tazminat açısından mevcut veya beklenen menfaatlerin zarara uğraması ve manevi tazminat açısından da kişilik haklarının saldırıya uğraması şartlarının gerçekleşmiş olması gerekir.


Boşanma Davalarında Tazminat Niçin Verilir?

Tazminat, bir kişinin kendi davranışları nedeniyle karşı taraf nezdinde yaratmış olduğu hak kayıplarının giderilmesi için yapılan ödemedir. Boşanma sebebiyle de kişilerin maddi veya manevi zarara uğramaları mümkündür. Bu nedenle boşanmada tazminata ilişkin tüm şartların mevcudiyeti halinde boşanma davasında da tazminata hükmedilir.


Boşanma Nedeniyle Tazminat Nasıl Ödenir?

Boşanmada maddi tazminatın toptan veya irat biçiminde ödenmesine hükmedilebilir. Ancak manevi tazminat yalnızca toplu ödenebilmektedir.


Anlaşmalı Boşanmada Tazminat İstenmemişse Sonradan Talep Edilebilir Mi?

Anlaşmalı boşanma davasında tazminat talebinde bulunulmamışsa, boşanmanın kesinleşmesi sonrasında maddi veya manevi tazminat talebinde bulunulması mümkün değildir. Çünkü anlaşmalı boşanma davalarında kusur tespiti bulunmamaktadır, dolayısıyla maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için kusur tespiti yapılmış olması şartı aranacağından dolayı tazminatın şartlarının oluşmayacağı ortadadır.


 

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminata İlişkin Yargıtay Kararları

 
  • Boşanma davasından sonra ayrı olarak açılan maddi ve manevi tazminat taleplerinde nispi harç ve vekalet ücretine ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/8034 E., 2014/9362 K. sayılı kararı

"...

...

... 3-Dava, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılmış bulunan maddi ve manevi tazminat (TMK md. 174/1-2) talebine ilişkindir. Boşanma davası içinde harca tabi olmadan istenebilecek olan tazminat (TMK md. 174/1-2) taleplerinin boşanma davasından bağımsız olarak talep edilmesi halinde, harca tabi olduğu gibi, vekalet ücretinin de nispi olarak hesaplanması gerektiği tartışmasızdır. Davacı kadın maddi ve manevi tazminat taleplerini ayrı bir dava konusu yapmış ve talep ettiği tazminat miktarı üzerinden hesap edilen peşin nispi harç eksikliğini yargılama aşamasında 14.04.2011 tarihinde tamamlamıştır. Bu hale göre davacının tazminat talebinin kabul edilen kısmı üzerinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca hesap edilecek olan nispi harcın davalıdan tahsiline, davacı tarafından yatırılmış bulunan peşin harcın ise yargılama gideri meyanında davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve yine hüküm altına alınmış bulunan tazminat miktarları da dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. ...

...

..."


 
  • Mevcut ve beklenen menfaatin yalnızca para ile değerlendirilebilen bir kavram olmamasından mütevellit, diğer tüm şartların varlığı halinde geliri olmayan ve ev hanımı olan kadının da maddi tazminat ödemesi gerektiğine; kadının çalışmıyor olmasının yalnızca tazminatın miktarını belirlerken dikkate alınması gereken bir husus olduğuna ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/1110 E., 2021/2529 K. sayılı kararı

"...

...

... Türk Medeni Kanunu'nun “Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 174. maddesinin 1. fıkrası; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. ” hükmünü içermektedir.

Maddi tazminat, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan talep ettiği tazminattır. (TMK m.174/1)

Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz.

Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde ise evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise; evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade etmektedir.

Yine tazminat talep eden tarafın kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Diğer maddi koşulu ise tazminat istenenin kusurlu olmasıdır.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde somut olayda; tarafların 26.04.2001 tarihinde evlendikleri, müşterek iki çocuklarının bulunduğu, taraflar arasındaki Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesine dayalı olarak karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulü ile tarafların TMK m. 166/1-2 maddesi uyarınca boşanmalarına karar verildiği, hükmün gerekçesinde boşanmaya sebebiyet veren olaylarda sadakat yükümlülüğünü ihlal eden kadının, evlilik birliğinin gerektirdiği ekonomik ve sosyal yükümlülükleri yerine getirmeyen ve kadına fiziksel şiddet uygulayan erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun belirtildiği, hükmün kadın tarafından temyizi üzerine Dairemizin 01.10.2014 tarih ve 2014/7986 Esas, 2014/18982 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği ve taraflarca süresi içerisinde karar düzeltme yoluna başvurulmayarak 29.11.2014 tarihinde hükmün kesinleştiği, eldeki davanın ise 13.03.2015 tarihinde TMK'nın 178. maddesinde öngörülen bir yıllık sürede açıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkeme kararının gerekçesinde, her ne kadar davalı kadının herhangi bir gelirinin bulunmadığı, maddi anlamda katkısı istenebilecek bir kişi olmadığı, bu durumda davacı erkeğin ispatlanan mevcut ve beklenen bir zararının bulunmadığı belirtilerek erkeğin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiş ise de, maddi tazminatın ön koşullarından olan mevcut ve beklenen menfaat kavramının sadece para ile değerlendirilebilir bir kavram olmadığı, kadın tarafından evlilik birliği içerisinde yemek, ütü, temizlik, çamaşır, bulaşık gibi ev işlerinin yapılması, çocukların bakım ve sorumluluğunun üstlenilmesi gibi durumların da evlilikteki mevcut ve beklenen menfaatler kapsamında sayılması gerektiği, kadının düzenli bir işi ve gelirinin bulunmayışının, davacı erkek yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1 maddesi kapsamında maddi tazminatın tâyininde değil ancak ve ancak maddi tazminatın miktarının belirlenmesinde dikkate alınabilecek bir ölçüt olduğu, hâl böyle olunca boşanmaya sebebiyet veren olaylarda maddi tazminat isteyen davacı erkeğin, davalı kadından daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu erkeğin, en azından anılan yönlerden davalı kadının maddi desteğini yitireceği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50,51) dikkate alınarak davacı erkek yararına uygun miktarda maddi tazminata hükmedilecek yerde yazılı gerekçe ile talebinin reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. ...

...

..."


 
  • Boşanmada maddi ve manevi tazminatın icrasına ilişkin karar,

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/11280 E., 2017/7864 K. "...

...

... Mahkemece; yoksulluk nafakasının icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerektiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiş; hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

HUMK'nun 443/4. (HMK'nun 367/2.) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan tazminatlar da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez.


Somut olayda takip dayanağı ilamda; hükme bağlanan yoksulluk nafakası ve diğer alacaklar ilamın ferileri niteliğinde olup boşanma hükmünün kesinleşmesi ile takibe konulabilir hale gelirler.

Bu durumda boşanma hükmünün 03.06.2015 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle feri kalemler yönünden 22.06.2015 tarihinde çıkarılan icra emrinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.

...

...

..."

 
  • Boşanmada maddi ve manevi tazminatın icrasına ilişkin karar,

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/19095 E., 2016/16821 K.

"...

...

... HUMK'nun 443/4. (HMK'nun 367/2.) maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan tazminatlar da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez.

İcra takip dosyası ve icra yargılama dosyası içeriğinde bulunan bilgi ve belgelerden boşanma hükmünün temyiz kapsamında olup olmadığı bu nedenle takip tarihi itibarı ile boşanma yönünden hükmün kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır.


Dayanak ilama ilişkin dosyanın mahal mahkemesinden getirtilerek takip tarihi itibariyle boşanma yönünden ilamın kesinleşip kesinleşmediği Yargıtay denetimine de imkan sağlayacak şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru değildir.

...

...

..."


 
  • Manevi tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/809 E., 2021/1996 K. sayılı kararı "...

...

...

Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-karşı davacı erkek yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

...

...

..."


 
  • Boşanmada maddi ve manevi tazminatın belirlenmesi açısından kusur tespitinin önemine ilişkin karar,

  • Kişilik haklarına saldırı ifadesinin kavramsal çerçevesine ilişkin karar,

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2644 E., 2021/68 K. sayılı kararı

"...

...

... 14. Boşanma nedeniyle eşlerin birbirine karşı nafaka ve tazminat ödeme yükümlülüğü TMK’nın 174. maddesiyle “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. 15. Eldeki davada; ilk derece mahkemesince boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Ne var ki, erkek eşe yüklenen kusurlu davranışların diğer tarafın kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği gerekçesiyle kadın eşin manevi tazminat istemi reddedilmiştir. 16. Manevi tazminat talepleri boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında TMK’nın 174. maddesi "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." hükmünü taşımaktadır. 17. Maddenin ikinci fıkrasına göre boşanma sonucunda manevi tazminata karar verilebilmesi için diğer koşullar yanında manevi tazminat talebinde bulunan tarafın, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması gerekir. 18. Kişilik hakları, bir bütün olarak kişinin maddi ve manevi varlığıyla ilişkili ve bu varlığın geliştirilmesini hedefleyen haklar ve özgürlükler olarak tanımlanır. Bu haklar; kişiliğe bağlı, dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Kişilik haklarının mutlak bir hak oluşu, hak sahibine, bu hakka ve hakkın içerdiği değerlere herkesin saygı göstermesini isteme, kişisel değerlerin korunmasını herkesten isteme, yasaların, kamu düzeninin ve genel ahlak ile adabın çizdiği sınırlar içerisinde dilediği gibi kullanma hakkı verir. Kişilik hakkı kavramı; kişiyi var eden, kişiliğini serbestçe geliştirmesini sağlayan, diğer kişilerden farklılığını temin eden bütün değerler üzerindeki haktır. Yaşam, vücut bütünlüğü, özgürlükler, şeref ve haysiyet, özel yaşam, isim, resim gibi kişisel varlıklar üzerindeki haklar kişilik hakkını ifade eder. Bu varlıklara yönelen saldırılar ise kişilik hakkının ihlali sonucunu doğururlar. 19. Kişilik haklarının korunmasına ilişkin temel düzenleme TMK’nın 23, 24 ve 25. maddelerinde yer almakta; Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi ile bu düzenlemeler tamamlanmaktadır. Ancak bu genel korumanın dışında bazı kişisel değerleri koruyan özel hükümler de bulunmakta olup, TMK’nın 174. maddesi bu hükümlerden biridir. 20. Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; ilk derece mahkemesince belirlenen kusurlu davranışlar yanında ayrıca erkek eşin “evden kovma ve hakaret etme” şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışları sergileyip sergilemediği noktasında toplandığına göre Yargıtay’da boşanma davalarına yönelik temyiz incelemesini hangi kıstaslara göre yapıldığıyla ilgili açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır. 21. Yargıtay boşanma davalarında temyiz incelemesi aşamasının daha sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla; her bir davada verilecek olan boşanma kararı, ferileri ve boşanmanın mali sonuçları yönünden yapılacak denetlemeye uygun şekilde, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda gerçekleşen kusurlu davranışları belirtildikten sonra eşlerin kusur durumlarını “kusursuz, az kusurlu, eşit kusurlu, ağır kusurlu veya tam kusurlu eş” şeklinde belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Yine Yargıtay, 03.07.1978 tarihli, 5/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla da “kimin daha fazla kusurlu olduğunu tayin hususunda önceden bir ölçü konulamayacağına ve bu hususta bir içtihadı birleştirmeye gidilemeyeceğine” karar vererek her bir boşanma davasında tarafların kusurluluk durumlarının kendine özgü ve o evliliğe münhasır olduğunu kabul etmiştir. 22. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; TMK’nın 166. maddesinin 1 ve 2. fıkraları uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Çünkü tam kusurlu eşin boşanma davası açması tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki “birlik artık sarsılmıştır” diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer (TMK m.2). Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 T., 2014/2-594 E. ve 2015/2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Bu durumda kusur ilkesine göre genel sebeple (TMK m. 166/1) boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurlu olması gerekir. 23. Bu açıklamalar kapsamında elde ki davaya gelince; tarafların komşusu olan tanık beyanlarına göre, erkek eşin davacıyı evden kovduğu, bu nedenle kadın eşin iki gece tanık N.K.’nın evinde kaldığı, sonrasında komşuların aralarında para topladığı, toplanan parayla davacıya uçak bileti aldıkları ve davacı eşi Kayseri’ye ailesinin yanına gönderdikleri anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; erkek eşin davacıya hakaret ettiği ve zaten “eşini evden kovma” şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışın kendi içinde “hakaret eylemini” barındırmasının doğal sonucu olmasına göre yerel mahkemece, somut olaya uygun ve aynı yönlere işaret eden bozma kararına uyulması gerekirken, davalı erkek eşin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan kusurlu davranışının ispat edilemediği gerekçesiyle davacı kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 24. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır. ...

...

..."


 
ankara boşanma avukatı

bottom of page