top of page
  • Avukat Baran DELİL

Tehdit Suçu ve Cezası, Unsurları, Şartları, Uygulama Kuralları 2024

Delil Hukuk Bürosu

tehdit suçu ve cezası
 

Makale İçeriği:

 

Tehdit Suçu Nedir?


Türk Ceza Kanunumuzda "Hürriyete Karşı İşlenen Suçlar" başlıklı 7. bölüm içerisinde ve 106. maddede düzenlenmiş olan tehdit suçu, ülkemizde sıklıkla şantaj veya cebir gibi başkaca hürriyete karşı işlenen suçlarla birbirine karıştırılmaktadır. Özellikle şantaj suçu ile çok sık birbirine karıştırılan tehdit suçunun tüm unsurlarının doğru belirlenmesi, suçun ve cezanın tespiti açısından önem arz etmektedir. Makalemiz içerisinde tüm bu hususların üzerinde durmaya çalışacağız.


Tehdit suçu, kişinin karar verme ve hareket etme iradesini her somut olayın niteliğine göre doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Dolayısıyla tehdit suçunun düzenlenmesiyle korunması amaçlanan hukuki değer: Bireyler iş huzuru, karar verme iradesi ve toplumsal hukuki güvenliğin sağlanmasıdır. Aksi takdirde bireylerin her an korku içerisinde yaşamaları ve tercihlerini de bu korkunun yönlendirmesi söz konusu olabilecektir.


Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesi hem tehdit suçunun basit ve nitelikli hallerini, hem de suça ilişkin olarak belirlenmiş olan müeyyideleri yani cezaları içerisinde barındırmaktadır.

Türk Ceza Kanunumuzun "Tehdit" Başlıklı 106. Maddesinin 1. Fıkrası: "(1)Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur."

Tehdit suçunun basit hali içerisinde, bu suçun kadına karşı işlenmesi hali de alt sınır açısından ağırlaştırıcı bir neden sayılmıştır. Bu husus, aşağıda tehdit suçunun kadına karşı işlenmesi haline ilişkin başlık altında değerlendirilecektir.



Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?


Tehdit suçunun nitelikli halleri, Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinin 2. fıkrası içerisinde sınırlı olarak sayılmıştır. Ayrıca aynı maddenin 3. fıkrasında tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçlarının işlenmesi halinde ayrıca bu suçlardan da ceza verileceği hükmü yer almaktadır.


Türk Ceza Kanunumuzun 106. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre: "(2) Tehdidin; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir."

Kanun metninde tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri şüpheye mahal vermeyecek şekilde sınırlı olarak sayılmıştır. Burada somut olayın gereklerine göre yoruma açık olabilecek bir ifade mevcuttur ki, içini doldurmadan suçun nitelikli halleri konusunu gereğince açıklamış olamayız. Çünkü "silah" kelimesi toplumumuzdaki bir çok kişi açısından yalnızca ateşli silahları ifade etmek için kullanılan bir kelimedir. Ancak Türk Ceza Kanunumuza göre silah kelimesi bundan çok daha fazla şeyi temsil edebilmektedir. Türk Ceza Kanunumuzun ilgili hükmüne ve mahkemelerimizin uygulamalarına göre örneğin bıçak da bir silahtır veya silah olarak kullanılmaya elverişli nitelikteki bir sopa dahi silahtır ve bunlar aracılığıyla tehdit suçunun gerçekleştirilmesi halinde de Türk Ceza Kanunumuzun 106/2. devreye girecek ve daha ağır ceza verilecektir. Türk Ceza Kanunumuzun 6. maddesinin f. bendinde "silah" kelimesi ile hangi cisimlerin ifade edilmek istendiği belirtilmiştir.


Türk Ceza Kanunumuzun "Tanımlar" Başlıklı 6. Maddesinin f. Bendine Göre: "f) Silah deyiminden; 1. Ateşli silahlar, 2. Patlayıcı maddeler, 3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, 4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, 5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,"

Dolayısıyla yukarıda sayılmış olan tanım içerisine dahil olabilecek her türlü cisim kullanılmak suretiyle tehdit suçunun işlenmesi halinde, kanunun 106. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tehdir suçunun nitelikli hallerine ilişkin hükümler uygulama alanı bulacaktır.



Tehdit Suçunun Cezası Nedir?


Yukarıda kanun metninden alıntılamış olduğumuz Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinde tehdit suçunun hem basit hem de nitelikli halleri sayılmış ve suça ilişkin cezalar da aşamalı olarak bu madde içerisinde düzenlemiştir.


a) Tehdit Suçunun Basit Halinin Cezası


Madde hükmüne göre, tehdit suçunun basit halini işleyen kişi, yani suç mağdurunun kendisine veya mağdurun bir yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


b) Tehdit Suçunun Kadına Karşı İşlenmesi Halinde Verilecek Ceza


12 Mayıs 2022 tarihinde kabul edilen 7406 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile birlikte, tehdit suçunun bu basit halinin bir kadına karşı işlenmesi halinde verilecek olan cezanın alt sınırının 9(dokuz) aydan az olamayacağı hükmü madde metnine eklenmiştir. Ancak bu hüküm muhtemelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasamızdaki eşitlik hükümleri gereği tartışmaya açık hale getirilecek ve birçok ilgili tarafından önümüzdeki yıllar içerisinde bu hükmün iptali talep edilecektir(burada vurgulamak istediğimiz anahtar kelime: "muhtemelen")


c) Malvarlığı İtibarıyla Mağduru Büyük Bir Zarara Uğratacağından veya Mağdura Sair Bir Kötülük Edeceğinden Bahisle Tehdit Halinde Verilecek Ceza


Tehdit suçunun, mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya mağdura sair bir kötülük edeceğinden bahisle işlenmesi halinde altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmedilecektir.


d) Tehdit Suçunun Nitelikli Hallerinin Vuku Bulması Halinde Verilecek Ceza


Tehdit suçunun nitelikli halleri, yukarıda alıntılamış olduğumuz TCK 106/2. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Bu haller:

  • Tehdit suçunun silahla işlenmesi,

  • Tehdit suçunu işleyen kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması, suçun imzasız mektupla veya özel işaretlerle işlenmesi,

  • Tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından, birlikte işlenmesi,

  • Tehdit suçunun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesidir.

Tehdit suçunun bu hükümlerden birinde belirtilmiş olduğu şekilde işlenmesi halinde fail hakkında iki(2) yıldan beş(5) yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.


Bir de bunlara ek olarak Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinin 3. fıkrasında tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verileceği hususu hükme bağlanmıştır.


e) Tehdit Suçunun Kamu Görevlisi Tarafından, Görevi Gereği Elinde Bulundurduğu Araç ve Gereçler Kullanılmak Suretiyle İşlenilmesi


Tehdit suçunun kamu görevlisi tarafından görevi gereği kendisine bırakılan araç ve gereçlerin kullanılması suretiyle işlenmesi halinde verilecek olan ceza Türk Ceza Kanunumuzun 266. maddesine göre üçte bir oranında artırılır.


Türk Ceza Kanunumuzun 266. Maddesine Göre: "Görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullanan kamu görevlisi hakkında, ilgili suçun tanımında kamu görevlisi sıfatı esasen göz önünde bulundurulmamış ise, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır."

f) Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu


Tehdit suçunun halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla işlenmesi hali, Türk Ceza Kanunumuzun "Kamu Barışına Karşı Suçlar" başlıklı 5. bölümünde ve 213. maddesinde yer almaktadır.


Türk Ceza Kanunumuzun 213. Maddesine Göre: "(1) Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Suçun silahla işlenmesi halinde, verilecek ceza, kullanılan silahın niteliğine göre yarı oranına kadar artırılabilir."

Tehdit suçunda mağdurun kim olduğunun belirlenememesi halinde, somut olay detaylı olarak incelenmelidir. Çünkü tehdit suçunun mağduru tespit edilemiyorsa, Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinde yer alan tehdit suçundan değil, 213. maddede yer alan "halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu" işlenmiş olabilir.



Uygulamada Gözlemlendiği Üzere Tehdit Suçunun Şartları


Tehdit suçu, uygulamada sıklıkla hatalara düşülen ve bir çok farklı suç tipiyle(özellikle şantaj, cebir ve hakaret suçlarıyla) birbirine karıştırılan bir suç tipidir. Tehdit suçu, yalnızca sözlü veya yazılı olarak değil, suçun kanunda sayılan unsurlarının yani tipikliğin gerçekleşmesini sağlayabilecek her türlü yol ile işlenebilmektedir. Tehdit suçu başka bir suçun unsuru olarak işleniyorsa veya kanunda başka bir suça ilişkin olarak cezayı ağırlaştıran hallerden biri olacak şekilde düzenlenmişse yalnızca o suça ilişkin olarak hüküm kurulur ve ceza verilir. Bu tip durumlarda tehdit suçuna ilişkin olarak ayrıca ceza verilmemektedir. Bu kuralın tek istisnası tehdit suçunun düzenlenmiş olduğu Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinin 3. fıkrasında yer alan suçlardır; buna göre tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçlarının işlenmesi halinde tehdit suçuna ilişkin olarak ceza verileceği gibi ek olarak bu suçlardan dolayı da ceza verilecektir.


Tehdit suçunun oluşabilmesi için:

  • Bir kişinin(failin), bir başkasına(mağdura) yönelik olarak kendisinin veya bir yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehditte bulunması gerekmektedir. Tehdit suçunu oluşturan fiilin, mutlaka mağdurun bizzat kendisine karşı işlenmesi gerekmemektedir. Kanunda yer alan ve tartışmaya mahal vermeyen açık ifadeler gereği: Suça sebebiyet veren hareketin, mağdurun malvarlığına karşı ya da mağdurun bir yakını veya akrabasına karşı tehditte bulunmak şeklinde vuku bulması halinde de tehdit suçunun gerçekleştiğini söylemek doğru olacaktır. Buradaki "yakınlık" kelimesi ile ifade edilen yakınlığın derecesi her somut olayın gereklerine göre ayrı ayrı değerlendirmeli ve hakkaniyet sağlanmalıdır. Önemli olan, söz konusu tehdit içerikli ifade veya davranışların, mağdurun iradesini ortadan kaldıracak nitelikte olması ve somut olay özelinde mağdur nezdinde korku, endişe vb. duygulara sebebiyet vermeye elverişli olmasıdır.

  • Tehdit, uyarı boyutunu aşmalı ve ciddiyet arz etmelidir. Tehdit içerikli ifade ve davranışlarının uyarı boyutunu aştığı ve ciddiyet arz etmekte olduğunun tespiti yapılırken, mümkün olabildiğince objektif davranılması gerekmektedir. Bunun için geçmiş tarihli ve emsal nitelikli Yargıtay kararlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi önemlidir.

  • Tehdit içerdiği iddia edilen davranışın gerçekleşebilmesi mümkün olmalıdır. Ayrıca gerçekleşebilmesi mümkün olan bu davranışın makul, dürüst ve ortalama bir insan nezdinde endişe yaratmaya elverişli de olması gerekir.



Tehdit Suçunun Unsurları


Tehdit suçunun unsurları:

  • Fiil,

  • Fail,

  • Mağdur

  • Kasıt

şeklinde sayılabilir. Kimi zaman doktrin ve içtihatlarda hukuka aykırılık ve zararın da tehdit suçunun unsurları olduğu belirtilmişse de biz bu makalemizde hukuka aykırılık ve zararı, fiil ve mağdur alt başlıkları altında işlemeyi, konu bütünlüğünü kaybetmemek açısından tercih ettik.


a) Tehdit Suçunda Fiil


Tehdit suçunda fiil: Fail tarafından mağdurun, kendisinin veya bir yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratılacağından veya sair bir kötülük edileceğinden bahisle tehdit edilmesidir. Zaten bu husus kanunda da açık bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak Kanun metninin yetersiz kaldığı ve boşlukların uygulayıcılar tarafından doldurulduğu bir çok vaka söz konusu olabilmektedir. Bu noktada fiil olgusunun Yargıtay kararları doğrultusunda ele alınması önem arz etmektedir.


Tehdit suçunun maddi unsuru olan fiile ilişkin olarak şunlar söylenebilir:

  • Hukuka aykırılık şartını sağlamalı, suç fiili haksız bir saldırı niteliğinde olmalıdır. Dolayısıyla hukuki bir hak ve yetkinin kullanılacağından bahsedilmesi, tehdit suçunu meydana getirmez. Bu anlamda hukuka uygunluk nedenlerinden birisinin varlığı incelenmelidir.

  • Hukuka uygunluk nedenleri, kanunda sayıldığı sırasıyla: kanun hükmü veya amir emrini yerine getirme, meşru müdafaa, hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası halleridir.

  • Örneğin bir jandarma personelinin, hapishaneden kaçan bir mahkuma yönelik "Dur! Yoksa ateş ederim." şeklinde ihtarı tehdit suçunu oluşturmaz. Aynı şekilde, işlenmiş olan bir suçun ilgili mercilere ihbar edileceğinin ifade edilmesi ya da kendisine olan borcunu ödemeyen borçlusuna yönelik olarak mahkeme ve/veya icra yoluna başvurulacağının belirtilmesi halinde de tehdit suçu oluşmayacaktır.

  • Tehdit suçunu oluşturan fiilin, işleniş şekli ve işlendiği anda mevcut olan koşullar, haksız tahrik indirimi vb. somut olaya özgü takdiri indirim nedenlerinin uygulanması açısından ayrıca dikkate alınmalıdır.

  • Tehdit, salt uyarı niteliğini aşmalıdır. Ayrıca tehdit konusu davranışın gerçekleştirilebilir olması gerekmektedir. Gerçekleşmesi mümkün olmayan bir davranışın gerçekleştirileceğinden bahisle tehditte bulunmak, tehdit suçunu oluşturmayacaktır.

  • Tehdit, ciddiyet arz etmeli ve tehdidin ciddiyetine ilişkin saptama objektif gerekçelere dayandırılmalıdır. Bunun için tehdit suçunun oluştuğu iddia edilen her somut olay tek tek incelenmelidir.

  • Örneğin tehdit içerikli olduğu iddia edilmekte olan söz ve davranışların yerel kültür nezdinde taşıdığı anlam ve önem dikkate alınabilir; bunun sonucu olarak da bir yörede tehdit içerikli olduğu kabul edilebilecek olan bir söz veya davranış, başka bir yörede bu şekilde kabul edilmeyebilir.

  • Tehdit suçunun taksirle işlenmesi mümkün değildir.


b) Tehdit Suçunda Fail


Yalnızca gerçek kişiler tehdit suçunun faili olabilir. Bununla birlikte gerçek kişiler arasında herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Dolayısıyla tehdit suçu bir çeşit özgü suç değildir; genel suç kategorisine dahildir.


Tüzel kişiler tehdit suçunun faili olamasalar da, Türk Ceza Kanunumuzun 111. maddesi gereğince tehdit suçu sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirlerine hükmolunabilir.


Türk Ceza Kanunumuzun 111. Maddesine Göre: "Tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. "

Her ne kadar tehdit suçu genel bir suç da olsa, tehdit suçunda failin nitelik ve niceliğine ilişkin saptamalar suçun basit hali ile nitelikli hali arasındaki farkların belirginleştirilmesi ve verilecek cezanın saptanmasında önem arz etmektedir. Faile ilişkin doğru saptamalar, aynı zamanda ceza genel hükümleri mucibince iyi hal indirimi, akıl hastalığı ve akıl zayıflığı gibi takdiri indirim nedenleri açısından da önem arz etmektedir.


Yukarıda tehdit suçunun nitelikli hallerine ilişkin başlığımız altında detaylı olarak belirtmiş olduğumuz gibi: Tehdit suçunun birden fazla fail tarafından birlikte işlenmesi, Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinin 2. fıkrası gereğince suçun nitelikli halleri arasında sayılmıştır. Yine aynı şekilde failin kendisini tanınmaz hale gelerek tehdit suçunu işlemesi halinde de aynı hüküm uyarınca ceza verilecektir. Yine tehdit suçunun kamu görevlisi tarafından, görevi gereği kendisine bırakılmış olan araç ve gereçler kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanunumuzun 266. maddesi gereğince verilecek olan ceza üçte bir oranında artırılır.


c) Tehdit Suçunda Mağdur


Tehdit suçunun mağduru, tüm gerçek kişiler olabilir. Tehdit suçunda mağdur, tehdit içerikli söz veya davranışın yöneldiği kişidir. Mağdur, kendisinin veya bir yakınının hayatına, vücut dokunulmazlığına veya cinsel dokunulmazlığına saldırı gerçekleştirileceğinden veya malvarlığına zarar verileceğinden veya sair bir kötülük edileceğinden bahisle tehdit edilen kişidir. Mağdurun kim olduğunun belirlenememesi halinde: Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinde yer alan tehdit suçunun değil, 213. maddesinde yer alan halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçunun meydana geleceğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla mağdurun da doğru bir şekilde tespit edilmesi önemlidir.


d) Tehdit Suçunda Kasıt


Kast, suçun manevi unsurudur. Tehdit suçunda özel kast aranmamaktadır, genel kast suçun oluşması için yeterlidir. Ayrıca tehdit suçunun taksirle işlenmesi mümkün değildir.



Tehdit Suçunda Şikayet, İhbar ve Şikayetten Vazgeçme


Tehdit suçu, kural olarak şikayete tabii bir suç değildir. Bunun tek istisnası, tehdit suçunun mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesi halidir. Bu halde soruşturma gerçekleştirilebilmesi, mağdurun şikayetine tabiidir ve mağdurun şikayet için 6(altı) aylık süresi söz konusudur.


Tehdit suçunun nitelikli halleri ve mağdurun veya yakınının yaşamına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına zarar verilmesi tehdidi şeklindeki basit halinde ise şikayet gerekmeksizin inceleme başlatılabilecektir. Bu hallerin şikayete tabii olmamasından dolayı şikayet süresi de mevcut değildir. 8(sekiz) yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde şikayette bulunulabilir.


Esasen şikayet ve ihbar, birbirinden farklı kavramlardır. İhbar, herhangi bir kişinin; herhangi bir suçun şüphelisini veya bizzat suç olayının gerçekleşmiş olduğunu yetkili makamlara bildirmesidir. Şikayet ise yalnızca suçun mağduru ya da suçtan zarar gören tarafından gerçekleştirilebilir.


Şikayetten vazgeçme, yalnızca şikayete tabii suçlarda söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla yalnızca tehdit suçunun malvarlığına yönelik olması veya sair bir kötülükte bulunulacağından bahisle işlenmesi halinde şikayetten vazgeçme mümkün olabilecektir. Diğer hallerde, yani mağdurun kendisinin veya bir yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına zarar verme tehdidi ile şikayetten vazgeçme mümkün olmayacaktır.



Tehdit Suçunda Yargılama Aşamaları


Tehdit suçunu işlemiş olduğu ile itham edilen kişi hakkında öncelikle suçun şikayete tabii olup olmamasına göre ihbar veya şikayet akabinde soruşturma başlatılır. Suçun şikayete tabii olmayan halinin vuku bulmuş olması halinde savcılık tarafından resen de soruşturma başlatılabilir. Soruşturma, cumhuriyet savcısının hazırlayıp sunduğu iddianamenin mahkeme tarafından kabulü ile sona erer ve böylece kovuşturma evresine geçilir. Kovuşturma evresi ile birlikte hakkında tehdit suçu işlediği iddiası öne sürülmekte olan şüpheli, sanık sıfatını alır.


a) Tehdit Suçunda Soruşturma Evresi


Soruşturmanın başlangıcı, tehdit suçunun kanunda gösterilmiş olan hangi halinin gerçekleştirilmiş olduğunun tespitini gerektirir.


Tehdit suçunun şikayete tabii olan hali: Malvarlığına bir zararda bulunacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit halidir. Bu halde şikayet hakkı sahibi olan mağdur veya suçtan zarar gören tarafından şikayette bulunulmadıkça soruşturma da başlatılamaz.


Tehdit suçunun diğer halleri, şikayete tabii değildir. Herhangi bir kişi tarafından gerçekleştirilecek olan ihbar akabinde savcılık tarafından soruşturma başlatılabileceği gibi, savcılık tarafından resen(kendiliğinden) de soruşturma başlatılabilir.


Yaygın kanının aksine, soruşturma evresinde savcılık tarafından yalnızca şüphelinin aleyhine değil, lehine olan deliller de toplanmalıdır. Savcının görevi, şüphelinin mutlaka suçlu olduğunu ortaya çıkarmak değil; mahkeme tarafından somut olayın anlaşılması için gerekli incelemeleri yürütmek ve eğer bu incelemeler sonucunda şüphelinin söz konusu suçu işlediği düşünülüyorsa iddianameyi hazırlamaktır. Bu nedenle iyi bir ceza avukatının önemi, soruşturma evresinde de kendisini gösterecektir.


Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı, suçun işlenmiş olduğu yönünde yeterli şüpheye ulaşırsa iddianameyi hazırlar ve mahkemeye sunar. İddianame, savcılığın soruşturma sonunda suçun işlenmiş olduğuna dair ulaşmış olduğu kanaat ile birlikte elde etmiş olduğu kanıtları da mahkemeye sunduğu resmi dokümandır. İddianamenin mahkeme tarafından kabulü ile soruşturma evresi sona erer ve kovuşturma evresine geçilir.


b) Tehdit Suçunda Kovuşturma Evresi


Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin, mahkeme tarafından kabulü ile kovuşturma evresine geçileceğinden bahsetmiştik.


Kovuşturmaya geçilmesiyle birlikte mahkeme tarafından tensip zaptı düzenlenir ve duruşma hazırlığı gerçekleştirilir. Sonrasında duruşmalar yapılır, savcılık makamı tarafından elde edilen bulgular değerlendirilir. Sanığa hakkındaki ithamlar ve bu ithamlara dair toplanılan deliller anlatılır; sanığın savunması alınır. Gerekli görülmesi halinde sanığın savunmasına uygun olarak gerekli incelemeler yapılır, ilgili yerlere müzekkere yazılır, tanıklar çağrılır ve incelemeler sonrasında nihai karar verilir.


Aslında kovuşturma evresi: Mümkün olan en basit anlatımıyla, iddia makamı ile savunmanın tartışması ve bu tartışmanın tarafsız ve bağımsız mahkeme tarafından yönetilmesidir. En nihayetinde mahkeme, objektif olarak hüküm kuracaktır. Aksi takdirde istinaf ve temyiz gibi kanun yolları ile kanun yararına bozma gibi olağanüstü kanun yollarına başvuru gündeme gelecektir.



Tehdit Suçunda Gözaltı Uygulaması


Gözaltı, hukuki sınırlar dahilinde şüphelinin özgürlüğünün, soruşturma evresi içerisinde savcılığın emri ile kolluk tarafından sınırlandırılmasıdır. 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunumuzun 91. maddesinde düzenlenmiş olan gözaltı uygulaması, tutuklamanın aksine hakim veya mahkeme onayına tabii tutulmadığı için üzerinde dikkatle durulması gereken ve en ufak bir hataya mahal bırakılmaması gereken bir uygulamadır.


Gözaltına alma, şüphelinin suçu işlemiş olduğuna dair somut delillerin varlığına ve gözaltına alma tedbirinin, soruşturma yönünden zorunlu olmasına bağlıdır. Gözaltı uygulamasının gerçekleştirilebilmesi için bu şartların her ikisi de somut olayda mevcut olmalıdır.



Tehdit Suçunda Tutukluluk ve Adli Kontrol Tedbirleri


Tehdit suçunun işlenmiş olduğuna dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir nitelikte somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde soruşturma veya kovuşturma evrelerinden herhangi birinde şüpheli veya sanık hakkında tutuklama veya adli kontrol tedbirine karar verilebilir. Ceza Muhakelemeleri Kanunumuzun 100. maddesi ve devamında tutuklama, 109. maddesi ve devamında da adli kontrol tedbirlerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Tutuklamaya karar verilebilen hallerde, durumun gereklerine göre tutuklama yerine adli kontrol tedbirine de karar verilebilir.


Tutuklama ve adli kontrol tedbiri, savcının veya kolluğun alabileceği kararlar değildir; bu kararların mahkeme tarafından alınması gerekir.


Tehdit suçu, Ceza Muhakemeleri Kanunumuzun 100. maddesinin 3. fıkrasında sayılan suçlardan değildir. Dolayısıyla tehdit suçunu işlediği iddia edilen şüpheli veya sanığın tutuklanmasına karar verilebilmesi için: Ceza Muhakemeleri Kanunumuzun 100. maddesinin 1. fıkrasında yer aldığı üzere ile kuvvetli suç şüphesi mevcut olmalı ve yine aynı maddenin 2. fıkrasındaki tutuklama nedenlerinin mevcut olması gerekmektedir.


Ceza Muhakemeleri Kanunumuzun 106/2. Maddesinde Yer Alan Tutuklama Nedenleri: "Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa."

Dolayısıyla tehdit suçuna ilişkin olarak tutuklama kararı verilebilmesi için öncelikle şüpheli veya sanığın, üzerine atılı suçu işlemiş olduğuna dair kuvvetli şüphe mevcut olmalıdır. İkincil olarak, şüpheli veya sanığın kaçma, saklanma veya kaçmasına dair şüphe uyandıracak somut olgular olması ya da şüpheli veya sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ya da tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe uyandırıyorsa tutuklama kararı verilebilir. Yukarıda açıklamış olduğumuz gibi, bu hallerde adli kontrol tedbirlerine de hükmedilebilir.


Adli kontrol tedbirleri, şüphelinin bazı yükümlülüklere tabii tutulmasını içeren ve tutuklama yerine öngörülen tedbirlerdir. Örnek vermemiz gerekirse: Yurt dışına çıkış yasağı, belirli günlerde belirli yerlere gidip imza atmak, konutu terk etmemek ya da halk arasında bilinen adıyla ev hapsi uygulaması vb. tutukluluk harici önlemlerdir. Adli kontrol tedbirleri de Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 109. maddesi ve devamında detaylı olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.



Sosyal Medya Üzerinden Tehdit: Tehdit Suçunun Twitter, İnstagram, Facebook, Whatsapp vb. Uygulamalar Aracılığıyla İşlenmesi


Halkımız arasında sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen hakaret ve tehdit içerikli söz ve davranışların cezai sorumluluk doğurmayacağı yönünde yanlış bir algı mevcuttur. Oysa sosyal medya üzerinden işlenen bu tip suçlar hakkında da şikayete tabii suçlar açısından şikayet halinde, şikayete tabii olmayan suçlar açısından ihbar üzerine veya resen soruşturma başlatılabilmekte ve yargılama sürecinin sonunda ceza verilebilmektedir.


Hatta tehdit suçunun sosyal medya üzerinden işlenmesi halinde, eğer suç faili kendisini tanınmaz hale sokmuşsa, örneğin anonim bir hesap üzerinden ya da farklı bir isim ile aldığı üyelik üzerinden tehdit suçunu gerçekleştiriyor ise, tehdit suçunun nitelikli hali olan: Kişinin kendini tanınmaz hale getirmek suretiyle tehdit suçundan ceza verilmesi dahi söz konusu olabilecektir.



Tehdit Suçunda Zamanaşımı


Tehdit suçunda dava zamanaşımı, Türk Ceza Kanunumuzun 66. maddesi hükmü gereğince 8 yıldır. Dolayısıyla suçun şikayete tabii olmayan halleri açısından 8 yıllık bir sürenin mevcut olduğunu söylemek yanlış olmaz.


Ancak tehdit suçunun şikayete tabii hali olan malvarlığına karşı bir zarar verileceğinden veya sait bir kötülük edileceğinden bahisle tehditte ise, 6 aylık şikayet süresi içerisinde şikayette bulunulması gerekmektedir.



Tehdit Suçunda Uzlaşma


Uzlaştırma, mağdur veya suçtan zarar gören ile şüpheli veya sanığın, bağımsız bir uzlaştırmacının gözlem ve aracılığı ile uzlaşması için yürütülen süreçtir. Temel olarak uzlaştırma müessesesinin düzenlenme sebepleri: Uzun süren yargılamalar neticesinde tarafların maddi ve manevi olarak yıpranmalarının önüne geçilmesinin yanında yargı makamlarının iş yüklerinin de hafifletilmesini sağlamaktır.


Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 253. maddesinin 1. fıkrasının a. bendi ile, aynı maddenin 1. fıkrasının b. bendinin 3. alt bendine göre, tehdit suçunun Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinde düzenlenmiş olan basit halleri uzlaştırmaya tabii tutulmuştur, dolayısıyla tehdit suçunun bu hallerine ilişkin olarak uzlaştırma prosedürü yürütülmelidir. Ancak tehdit suçunun Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında yer alan nitelikli halleri uzlaştırmaya tabii değildir.



Tehdit Suçunda Teşebbüs


Teşebbüs, Türk Ceza Kanunumuzun 35. maddesinde düzenlenmiştir ve bir kişinin özgür iradesiyle işlemek kastında bulunduğu bir suça ilişkin olarak, suçu meydana getirmeye elverişli hareketlerle doğrudan doğruya suçun icrasına başlayıp da elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamaması halinde söz konusu olmaktadır. Teşebbüs halinde verilecek ceza Türk Ceza Kanunumuzun 35. maddesinin 2. fıkrası uyarınca indirilir.


Tehdit suçu genel olarak teşebbüse elverişli bir suç değildir. Teorik olarak teşebbüs mümkün olsa da, pratikte bu suç tipine ilişkin olarak teşebbüsün gerçekleştiği örnekleri görmek neredeyse imkansızdır. Tehdit suçunda teşebbüse ilişkin en yaygın örnek, mağdura gönderilen mektubun, failin elinde olmayan sebeplerle mağdura ulaşmamasıdır. Sosyal medya uygulamaları üzerinden gönderilen mesajların sosyal medya uygulamasının mesaj algoritmaları nedeniyle tehdit vb. ifadeler içerdiğinin tespit edilmesi ve karşı tarafa iletilmemesi hali de teşebbüs dahilinde değerlendirilebilir ancak dediğimiz gibi, bu durumun yaşanması ve mağdur ya da 3. kişilerce tespit edilip ihbar edilmesi neredeyse imkansızdır.



Tehdit Suçunda İştirak


İştirak, Türk Ceza Kanunumuzun 37. maddesi ile devamında düzenlenmiştir. Kanunda sınırlı olarak sayılmış olan suça iştirak halleri:

  1. Faillik, yani suçu birlikte işleme veya bir başkasını suç işlemek için araç olarak kullanma(TCK 37. Madde),

  2. Azmettirme(TCK 38. Madde) ve

  3. Yardım etme(TCK 39. Madde) şeklinde sayılabilir.

Tehdit suçu, iştirak hallerinin hepsinin gerçekleşmesine elverişlidir. Yani, tehdit suçu birden fazla kişi tarafından birlikte işlenebilir(hatta bu durum tehdit suçunun nitelikli halleri arasında sayılmıştır); bir kişi, diğer bir kişiyi mağduru tehdit etmesi yönünde azmettirebilir ya da bir kişi suç failine suçun nasıl işleneceği yönünde yol gösterebilir. Bu hallerde TCK 37. madde ve devamında, ilgili hükümlerde öngörülmüş müeyyideler uygulanır.



Tehdit Suçunda İçtima


Ceza hukukumuzda içtima, Türk Ceza Kanunumuzun ceza genel hükümlerinde, "suçların içtimaı" başlığı altında 42. madde ve devamında düzenlenmiştir. İçtima, kelime anlamı itibariyle "toplanma", "toplantı" anlamlarını taşımaktadır. Ceza hukukunda kullanıldığı anlamıyla içtima: Fail tarafından birden çok suç işlenmiş olduğu durumlarda, Türk Ceza Kanunumuzun 42. maddesi ve devamında yer alan içtima hükümlerinin şartlarının mevcut olması halinde her bir suçtan ceza verilmesi yerine, suçların toplanması ve tek bir suç üzerinden ceza verilerek gerekirse(zincirleme suçta olduğu gibi) verilecek cezada artırıma gidilmesidir.


Ceza genel hükümlerimizde üç çeşit içtima hali düzenlenmiştir:

  1. Bileşik Suç,

  2. Zincirleme Suç,

  3. Fikri İçtima

Örnek verecek olursak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanır ve tek bir cezaya hükmedilir ancak verilecek olan cezada Türk Ceza Kanunumuzun 43. maddesi hükmü uyarınca dörtte biri ile dörtte üçü arasında artırıma gidilir. Sonuç olarak farklı zamanlarda aynı kişinin birden fazla kez tehdit edilmesi halinde zincirleme suç hükümlerine göre tehdit suçundan dolayı tek bir defa ceza verilir ancak verilecek olan ceza artırılır.


Tehdit suçunun düzenlenmiş olduğu Türk Ceza Kanunumuzun 106. maddesinin 3. fıkrasında, içtima haline ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre, tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama ya da malvarlığına zarar verme suçlarının işlenmesi halinde, tehdit suçundan verilecek olan cezaya ek olarak bu suçlardan dolayı da ceza verilecektir.



Tehdit Suçunda Etkin Pişmanlık


Etkin pişmanlık, bir suçu işlemiş olan kişinin, işlemiş olduğu suç nedeniyle hiçbir baskı altında kalmadan ve kendi özgür iradesiyle etkin bir şekilde pişmanlık göstermesi, adaletin sağlanması için elinden geleni yapması ve gerektiği halde suç nedeniyle ortaya çıkan olumsuz durumları gidermesi, örneğin mağdurun kaybını da gidermeyi üstlenmesi halinde uygulanan bir ceza hukuku müessesesidir. Yalnızca pişman olunduğunun belirtilmesi yeterli olmamaktadır. Failin pişmanlığının etkinlik düzeyi, her somut olay açısından ayrıca değerlendirilmelidir.


Etkin pişmanlık genel bir düzenleme ile kanunlaştırılmamıştır ve ceza hukukumuzda yalnızca belirli suçlar açısından uygulama alanı bulabilmektedir. Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için, uygulanması istenilen suç tipinin kanunda yer alan düzenlemesinde etkin pişmanlık hükümleri yer almalıdır. Ancak tehdit suçuna ilişkin olarak etkin pişmanlık uygulaması mevcut değildir. Bu nedenle tehdit suçuna ilişkin yargılamada etkin pişmanlıktan faydalanılması söz konusu olamayacaktır. Ancak failin işbirlikçi tavrı, tüm şartlar mevcutsa halk arasında "iyi hal indirimi" olarak da bilinen takdiri indirim nedenlerinin uygulanması yoluyla ödüllendirilmektedir.



Tehdit Suçuna İlişkin Yargılamalarda Görevli ve Yetkili Mahkeme


Tehdit suçuna ilişkin yargılamalarda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir.

Tehdit suçuna ilişkin yargılamalarda yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.



Tehdit Suçunda Savunma ve Beraat


Tehdit suçunda savunma, her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin tehdit suçunun işlendiğine dair yeterince delil olmaması halinde "in dubio pro reo" yani "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi uyarınca beraat talep edilir. Ancak aksi bir örnek verecek olursak: Tehdit suçunun işlenmiş olduğu sabitse, ortaya konulmuş olan deliller ile ispat edilebilir durumdaysa, yapılabilecek olan en rasyonel hareket, takdiri indirim sebepleri gibi lehe hükümlerin doğru tespit edilmesi ve somut olaya uyarlanması olacaktır. Tabii bu halde de dosya muhteviyatına dahil edilmiş olan delillerin de hukuka aykırı deliller olup olmadıkları incelenmeli ve hukuka aykırı olan delillere ilişkin olarak gerekçelendirilmiş beyanlar ileri sürülmelidir.



Tehdit Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması(HAGB) Uygulaması


Tehdit suçu yargılaması sonucunda sanığa yüklenmiş olan suçtan dolayı verilen ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.


Tehdit suçunun işlenmiş olması halinde de, aşağıdaki şartların tamamının mevcut olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.


Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde, kurulan hüküm sakın hakkında hukuki sonuçlarını doğurmaz. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına(kısaca HAGB) karar verilebilmesi için, aşağıdaki şartların tümünün sağlanması gerekmektedir:

  1. Yargılama sonucunda verilecek olan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olmalıdır,

  2. Sanık, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olmalıdır,

  3. Sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutumu ve davranışları, mahkemede sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatini uyandırmış olmalıdır,

  4. İşlenmiş olan suç fiili nedeniyle mağdurun veya kamunun uğradığı zarar aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmiş olmalıdır.

  5. Sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edilmiş olmalıdır.


Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde sanığın beş yıl süre ile denetim süresi söz konusu olacaktır. Denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlenmesi halinde ise açıklanması geri bırakılan hüküm, yeni işlenmiş olan suça dair verilecek olan hüküm ile birlikte açıklanacaktır.


 
ankara ceza avukatı


bottom of page