top of page
  • Avukat Baran DELİL

Kovuşturma Nedir, Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar(KYOK/Takipsizlik Kararı) ve İtiraz 2023

Delil Hukuk Bürosu

kovuşturma nedir kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kyok takipsizlik
 

Makale İçeriği:

 

Soruşturma ve Kovuşturma Ne Demektir?


Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ne anlama geldiği, niteliği ve sonuçlarının doğru anlaşılabilmesi için öncelikle ceza yargılamasının soruşturma ve kovuşturma evrelerinin, en azından yüzeysel unsurlarıyla dahi olsa bilinmeleri gerekmektedir. Çünkü kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, aşağı da detaylı olarak açıklayacak olduğumuz üzere soruşturma evresinin sonucunda kovuşturmaya geçilip geçilmeyeceğini belirleyen nitelikte bir karardır.


Soruşturma evresi: Bir suç işlenmiş olduğuna dair şüphe üzerine kural olarak Cumhuriyet savcısı veya Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 163. maddesinde sayılan istisnai hallerde sulh ceza hakimi tarafından gizlilik ve yazılılık ilke ve kuralları çerçevesinde yürütülecek olan bir nevi araştırma sürecidir. Suç duyurusu üzerine ortada soruşturma yapmaya değer bir durum söz konusu olduğunu gören savcı, soruşturma işlemlerini başlatır ve yürütür; bunun için adli kolluktan(polis veya jandarma) da yardım alır. Soruşturma sürecinde suçu işlediği iddia edilen şüphelinin aleyhine ve lehine olan tüm deliller toplanır(bu anlamda savcı, soruşturma evresinde tarafsız hareket etmek durumundadır).


Soruşturma evresinin sonucunda şüphelinin soruşturmaya konu edilen suç fiilini işlemiş olduğu konusunda yeterli şüpheye varılırsa iddianame hazırlanır ve iddianamenin kabulüyle birlikte kovuşturma evresine geçilir; ancak eğer şüphelinin suçu işlemiş olduğuna dair yeterli şüphe oluşmayacak olursa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir.


Kovuşturma evresi, görevli ve yetkili mahkemenin iddianameyi kabul etmesiyle başlayan yargılama sürecidir. Kovuşturma evresi mahkeme tarafından yürütülür ve bu evrede şüpheli, artık "sanık" olarak anılır. Kovuşturma evresi, soruşturma evresinden farklı olarak aleni, sözlü ve duruşmalı olarak yürütülen bir süreçtir. Suç nedeniyle verilecek olan ceza, soruşturma evresi sonunda değil, kovuşturma evresi sonunda belirlenir ve hükme bağlanır. Ancak bunun için sanığın kendisine yüklenen suçu işlemiş olduğunun sabit olması gerekir. Bunun yanında kovuşturma evresi sonucunda beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi, davanın düşmesi gibi kararlar da verilebilir.



Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar(KYOK) Nedir?


Yukarıda kısaca kovuşturma ve soruşturma süreçlerini anlattık. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, soruşturma evresinin sonunda, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde verilen bir karardır. Bu kararla birlikte soruşturma evresi sonlandırılır ve kovuşturmaya yani yargılama safhasına geçilmez.


Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 172. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: "(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir. ..."

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kısaca "KYOK kararı" olarak ya da diğer adıyla "takipsizlik kararı" olarak da adlandırılmaktadır. Bu ifadelerin hepsi aynı anlama gelmektedir. Ancak soruşturmaya yer olmadığına dair karar(SYOK Kararı) ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar(KYOK Kararı) birbirinden farklı olup, birbirine karıştırılmamalıdır.


a) KYOK Kararı Verilebilecek Olan Durumlar


Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilebilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya CMK 163. maddede sayılan istisnai hallerde sulh ceza hakimi tarafından yürütülen soruşturma sürecinin sonucunda:

  1. Kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememiş olması ya da

  2. Kovuşturma olanağının bulunmaması gerekmektedir.


Bu iki şarttan birinin mevcut olduğu kanısına varan Cumhuriyet savcısı, takipsizlik kararı vererek soruşturma evresini sonlandırır.


a.1) Yeterli Şüphe Oluşturacak Delil Elde Edilememesi Nedeniyle Takipsizlik


Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinde elde edilen ifade tutanakları, tanık beyanları, kamera görüntüleri ve ses kayıtları, banka hesap dökümleri, arama ve el koyma sonucunda elde edilen deliller gibi birçok farklı delili değerlendirerek şüphelinin soruşturmaya konu edilen suçu işleyip işlemediğine kanaat getirmelidir.


Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 170. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre: "(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler."

Şüphelinin suçu işlemiş olup olmadığına dair görüşünü oluştururken Cumhuriyet savcısı, yeterli şüpheye sahip olmalıdır. Yeterli şüphe yalnızca içi boş bir sözcük öbeği değil, ceza hukukunun önemli kavramlarından biridir: Soruşturma sonucunda şüphelinin suçun faili olduğu konusunda akla ve mantığa uygun, objektif olarak şüphe doğmasına neden olacak nitelikte delil, emare ve olgular varsa yeterli şüphe söz konusu olur.


a.2) Kovuşturma Olanağının Bulunmaması Nedeniyle Takipsizlik


Kovuşturma olanağının bulunmaması nedeniyle takipsizlik, birçok farklı halde söz konusu olabilmektedir. "Kovuşturma olanağının bulunmaması" ifadesinden anlaşılması gereken, kovuşturma evresine geçilmesi için gerekli olan şartların mevcut olmamasıdır.


Aşağıdaki hallerde kovuşturma olanağının bulunmaması nedeniyle:

  1. Ölüm: Şüphelinin ölümü,

  2. Şikayet: Şikayete bağlı suçlarda şikayette bulunulmamış olması ya da soruşturma evresinde şikayetten vazgeçme,

  3. İzin: 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunumuz uyarınca hakkında soruşturma izni alınması gereken memur veya kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemiş olması,

  4. Dava Zamanaşımı: Soruşturma konusu olayın üzerinden dava zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılması,

  5. Şikayet Süresi: Şikayete bağlı suçlarda şikayet süresinin geçirilmiş olduğunun anlaşılması,

  6. Derdestlik: Aynı fiil nedeniyle, aynı şüpheli için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunması,

  7. Uzlaşma: Soruşturma evresinde uzlaşmanın gerçekleşmesi ve edimin yerine getirilmesi,

  8. Genel Af: Şüphelinin ceza mahkumiyetinin tüm sonuçlarıyla ortadan kalkmasına neden olacak, genel affın söz konusu olması,

  9. Ceza Ehliyeti: Şüphelinin ceza ehliyetinin bulunmaması, örneğin 12 yaşından küçük olması,

  10. Önödeme: Türk Ceza Kanunumuzun "Önödeme" başlıklı 75. maddesinde düzenlenmiş olan önöndeme bedelinin yatırılması,

hallerinde kovuşturma olanağının bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilebilir.


Bu gibi hallerde soruşturma başlatılmış olsa dahi, soruşturmanın ilerleyen aşamalarında kovuşturma evresine geçilemeyeceği anlaşılmış olacağından Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilerek soruşturma tamamlanır.


b) Takipsizlik Kararı(KYOK) Kim Tarafından Verilir?


Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, kural olarak soruşturmayı yürütmekle yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından verilir. Cumhuriyet savcısı, soruşturma süreci sonucunda elde ettiği tüm verileri, bilgi ve belgeleri birlikte değerlendirir ve iddianame hazırlanmasını gerektiren bir durum söz konusu olmadığı takdirde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir.


Ancak Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 163. maddesinde sayılan istisnai hallerde sulh ceza hakiminin de bütün soruşturma işlemlerini yapabileceği hususu açıkça düzenlenmiştir. Bu nedenle 163. maddede sayılan bu istisnai hallerde soruşturma işlemlerini yürüten sulh ceza hakiminin de kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebileceği düşünülebilir. Doktrinde bu husus tartışmalıdır ve bir grup CMK 170. maddesi ve devamında düzenlenmiş olan hükümlerde Cumhuriyet savcısına özel yetki verilmiş olduğu ve bu yetkilerin sulh ceza hakimi tarafından kullanılamayacağı, sulh ceza hakiminin tarafsız olması gerektiği şeklinde fikir beyan etmekteyse de, soruşturma evresi süresince Cumhuriyet savcısının da tarafsız hareket etmesi gerektiği hususu unutulmamalıdır. Bu nedenle kanaatimizce CMK 163. maddede sayılan istisnai hallerde soruşturmayı yürütmekte olan sulh ceza hakimi de kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilir. Bununla birlikte bu durumun, yukarıda izah ettiğimiz nedenlerle tartışmalı bir husus olduğu gözden kaçırılmamalıdır.


c) KYOK Kararının Sonuçları


Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda şüpheli hakkında ceza yargılaması yapılmaz ve bu durum şüphelinin siciline herhangi bir şekilde etki etmez. Şüpheli hüküm giymemiş olacağından adli sicil kaydına suç kaydı işlenmez. Verilen takipsizlik kararı, suçtan zarar görene ve ifadesi alınan veya sorguya çekilen şüpheliye, karara itiraz hakkı ile itiraz süresi ve itiraz mercii de gösterilmek suretiyle bildirilir.


Aynı olay nedeniyle tekrar şikayette bulunulamaz(bulunulsa da sonuç doğurmaz). Bununla birlikte, aynı olay nedeniyle: Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususa ilişkin olarak sulh ceza hakimliği tarafından karar verilmedikçe

yeniden soruşturma yapılamayacak ve iddianame hazırlanamayacaktır(CMK 172/2. maddesi). Bu durum ceza muhakemesine hakim olan hukuk devleti ilkesi ve adil yargılanma hakkı ile "non bis in idem"(aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz) ilkelerinin ihlallerini engellemeyi amaçlamaktadır.


Bununla birlikte, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 172. maddesinin 3. fıkrasında bir diğer istisnai hale yer verilmiştir.


Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 172/3. Fıkrasına Göre: "Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır."

Unutulmamalıdır ki, ilgililer tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilebilir. Yukarıda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın sonuçlarından bahsederken, bu kararın suçtan zarar görene tebliğ edilir. Suçtan zarar gören, aşağıda "KYOK Kararına İtiraz" başlığı altında belirtmiş olduğumuz usulü takip edebilir ve takipsizlik kararına itiraz etmek suretiyle iddianamenin hazırlanmasını sağlatabilir.


d) KYOK ve SYOK Arasındaki Farklar


KYOK kararı ve SYOK kararı yalnızca bu kısaltmaların birbirine benzemelerinden kaynaklı olarak birbirine karıştırılmaktaysa da aslında birbirinden oldukça farklı kararlardır.


Soruşturmaya yer olmadığına dair karar(kısaca SYOK Kararı), kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan farklı olarak henüz soruşturma evresi hiç başlamadan verilen bir karardır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda ise soruşturma evresine başlanır ve yukarıda açıklamış olduğumuz sebeplerden dolayı kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir.


SYOK kararı verilebilmesi için herhangi bir araştırma yapılmasına gerek duyulmamaktadır, oysa kovuşturmaya yer olmadığına karar verilebilmesi için mutlaka soruşturma açılmış olması ve soruşturma evresi boyunca yürütülen çalışmaların sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olması gerekmektedir.



KYOK Kararına İtiraz


Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, CMK 172. maddesinin 1. fıkrası gereğince suçtan zarar görene tebliğ edilir ve yapılan tebligatta takipsizlik kararına itiraz hakkı, itiraz süresi ve itiraz mercii belirtilir. Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde, kamu davası açılmasını gerektirebilecek olayları ve delilleri belirterek karara itiraz edebilir.


Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin olarak verilecek olan itiraz dilekçesinde kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller, soruşturmada elde edilen taraf ifadeleri ve tanık beyanları, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın gerekçesi ile takipsizlik kararının somut olaya niçin uygun düşmediği gerekçeleriyle birlikte anlatılır.


İtirazı incelemekle görevli mercii, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğidir.


Cumhuriyet savcısının kamu davası açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hallerde kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilemez. Örneğin Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 171. maddesinin 1. fıkrası uyarınca etkin pişmanlık nedeniyle Cumhuriyet savcısı tarafından takdir yetkisi kullanmak suretiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse, bu durumda CMK 173/5. maddesi uyarınca itiraz sonuç doğurmayacaktır.



KYOK Kararına İtirazın Sonuçları


Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz üzerine, itirazı incelemeye yetkili sulh ceza hakimi:

  1. İtirazı reddedebilir,

  2. Karar verebilmek için öncelikle Cumhuriyet başsavcılığından soruşturmanın genişletilmesini talep edebilir,

  3. İtirazı kabul edebilir, bu durumda Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye sunmak durumundadır.


Sulh ceza hakimi, suçtan zarar görenin kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin gerçekleştirdiği itirazı reddederse, aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 172/2. fıkrası dikkate alınır, yani yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmiş olması ve bu hususa ilişkin olarak sulh ceza hakimliğinden karar alınmış olması şartı aranır.



Ek Takipsizlik(Ek KYOK) Kararı


Ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı ya da diğer adıyla ek takipsizlik karar, birden fazla suça veya birden fazla şüpheliye ilişkin olarak aynı dosya kapsamında soruşturma yürütüldüğünde söz konusu olabilmektedir.


Soruşturmaya konu edilen olay ve soruşturma evresinin başlamasına sebebiyet veren şikayet dilekçesi, birden çok suça ilişkin olabilir. Örneğin bir olayda şüpheli, fiilleriyle birden fazla suça sebebiyet vermiş olabilir veya birden fazla kişi karşılıklı olarak birden fazla suç işlemiş olabilir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı, yürüteceği soruşturma evresinin sonucunda şüphelinin bu suç tiplerinden birkaçını işlediğine ancak diğer bir kısmını işlememiş olduğuna kanaat getirirse; şüphelinin suçu işlemiş olduğuna dair yeterli şüphe oluşturacak nitelikte delil elde edilmiş olan suçlarından dolayı iddianame düzenler, ancak diğer suç tiplerine ilişkin olarak ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir. Bu anlamda ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, yalnızca ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar içeriğinde gösterilen suçlar açısından takipsizlik sonucu doğurmaktadır.


Suçtan zarar gören ve mağdur, yukarıda açıklamış olduğumuz kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz usulünü izleyerek ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edebilir.



Takipsizlik Kararına(KYOK) Karşı Kanun Yararına Bozma Başvurusu


Kanun yararına bozma, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 309. maddesinde düzenlenmiş olan olağanüstü bir kanun yoludur. Kanun yararına bozmada: İlk derece mahkemesi tarafından verilen ve istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğu öğrenen Adalet Bakanlığı, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirimde bulunur ve söz konusu karar veya hükmün Yargıtay tarafından bozulmasını talep eder. Yani esasında kanun yararında bozma talebinde bulunan sanık, şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören veya katılan değil; Adalet Bakanlığı'dır. Tabii yargılamanın tarafları, Adalet Bakanlığı'nı söz konusu hukuka aykırılıktan haberdar etmek ve kanun yararına bozma talebinde bulunulmasını talep etmek amacıyla dilekçelerini verebilir ve başvuru yapabilirler. Ancak dediğimiz gibi, nihai olarak bu başvuruyu yapacak olan merci, bizzat Adalet Bakanlığı'dır.


Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın da istinaf ve temyiz incelemesine tabi tutulması mümkün olamamaktadır. Yalnızca itiraz yoluna başvurulabilmekte ve itiraz üzerine verilen karar kesin olarak verilmektedir. Ancak sulh ceza hakimliği tarafından verilen karar da Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 309. maddesi dahilinde kanun yararına bozmaya konu edilebilmektedir.


Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 309. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: "(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir."

Kanun yararına bozma başvurusunda, kararda usul ve esasa ilişkin olarak mevcut olan hukuka aykırılıklar sade ve anlaşılır bir şekilde anlatılmalı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın niçin hukuka aykırı olduğu hususu delillerle desteklenerek ortaya konulmalıdır. Bununla birlikte, kanun yararına bozma başvurusunda bulunmak için belirli bir süre sınırı söz konusu değildir.



KYOK Kararı Üzerine Anayasa Mahkemesi ve AİHM'e Başvuru


Anayasa Mahkemesine(AYM) bireysel başvuru, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS) ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamında olup da Anayasamız dahilinde güvenceye alınmış olan temel hak ve özgürlüklerden birinin ihlali halinde söz konusu olabilen bir hak arama yoludur. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için, olağan yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerekmektedir.


Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin olarak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluyla başvurulabilmesi için, yargısal başvuru yolu olarak öngörülmüş olan kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilmesi ve bu yargısal yolun tüketilmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde yargısal yolun tüketilmemiş olması nedeniyle bireysel başvurunun reddine karar verilebilmektedir. Aynı şekilde, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz süresi geçtikten sonra yapılan itiraz halinde de, başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmektedir.(Bakınız: Anayasa Mahkemesi'nin 19.10.2023 tarihli ve 2020/22018 Başvuru Numaralı A.A. Kararı)


Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) nezdinde aldığı aleyhe kararlar ile kabaran kaygıları ortadan kaldırmak ve vatandaşların Anayasal haklarının daha nitelikli bir şekilde güvence altına alınması gibi amaçlarla getirilmiş bir hak arama yoludur.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Ek Protokollerde belirtilen ve korunan hakları ihlal edilen kişiler tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvurudan istenen sonucun alınamaması durumunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapılabilmektedir.


Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 172. maddesinin 3. fıkrası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına istinaden özel bir hüküm ihtiva etmektedir.


Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 172/3. Fıkrasına Göre: "Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır."

O halde bilgilerimizi tazeleyip kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar giden yolun tekrar üzerinden geçecek olursak:

  1. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin itiraz yolu işletilmeli,

  2. Sulh ceza hakimliği tarafından itirazın reddine karar verilmesi durumunda süresi içerisinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru gerçekleştirilmeli(kanun yararına bozma gibi olağanüstü kanun yollarına başvuru, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun süresini durdurmaz veya kesmez),

  3. Anayasa Mahkemesinden istenilen sonucun alınmaması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulmalıdır.


Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru, oldukça teknik konulardır ve geri dönüşü imkansız nitelikte olası hak kayıplarının önüne geçilebilmesi adına bu başvuruların, alanında uzman bir ceza avukatı yardımıyla yürütülmesi tavsiye edilmektedir.


 

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara(KYOK) İlişkin Yargıtay Kararları

 
  • Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmeden önce elde edilen ancak tahlil sonucu gelmeyen delilin tahlil sonucunun kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra gelmesi durumunda bu delilin "yeni delil" olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin karar,

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/4745 E., 2020/3830 K. sayılı kararı

"...

...

...

CMK’nın 172/2. maddesinde “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” şeklinde hüküm yer almakta olup, soruşturma konusu olay kapsamında 18 yaşından küçük şüpheli ...’ın soruşturma dosyası tefrik edilmeden önce diğer şüphelilerle birlikte olay tarihinde kan ve idrar örneği alınarak yapılan 11/11/2019 tarihli tahlil sonucuna göre amphetamine, metamhetamine, THC ve Ecstasy kullandığının anlaşıldığı, her ne kadar bu rapor, şüpheli ... hakkında tefrik edilen soruşturma dosyasına 09/12/2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra 04/02/2020 tarihinde girmişse de, esasen şüphelinin uyuşturucu madde kullandığını gösteren bu raporun kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği tarihte mevcut olduğu, kaldı ki şüpheli Nazif’ten kan ve idrar örneği alındığını gösteren Niğde Sulh Ceza Hakimliğinin 09/11/2019 tarihli ve 2019/3941 değişik iş sayılı kararının dosya kapsamında bulunduğu, ancak şüpheli hakkındaki tahlil sonucu beklenmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olduğu, bu nedenle şüphelinin uyuşturucu madde kullandığını gösteren tahlil sonuçlarının CMK’nın 172/2. maddesi kapsamında yeni delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, Niğde Sulh Ceza Hakimliğince şüpheli hakkında dava açılması yönündeki talebin reddine karar verilmesi yasaya uygun olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.

...

...

..."


 
  • Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın hukuki niteliğine ilişkin açıklamalar,

  • Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazın reddi akabinde soruşturmanın tekrar açılması için yeni delil şartına ilişkin karar,

  • CMK 172/2. madde kapsamında "yeni delil" teriminden ne anlaşılması gerektiğine ilişkin karar,

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/7929 E., 2018/21804 K. sayılı kararı

"...

...

...

CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.


Ceza Genel Kurulu'nun 23/06/2015 tarihli ve 2013/7-700 esas, 2015/241 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu, muhakemeyi soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki ana evreye ayırmıştır. Bir suç işlendiği şüphesini öğrenen Cumhuriyet savcısı, kamu davasını açmaya yer olup olmadığını tespit etmek üzere, maddi gerçeği araştırmak mecburiyetindedir. Soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısı, yaptığı araştırma faaliyetlerinin neticesinde bir sonuç çıkarmaktadır. Bu sonuç, kamu davası açılmasına gerek olduğu ya da olmadığı yönünde olacaktır. Soruşturma aşamasında, Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, muhakeme faaliyeti sonunda, yargılama makamı tarafından verilmiş kararlar olmayıp, adli-idari nitelikte kararlardır. Ancak, bu kararlara itiraz yolunun açık olması nedeniyle itiraz üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, mahkeme denetiminden geçerek, yargı halini alır ve yargı otoritesi özelliğini gösterir. Gerek itiraz üzerine kesinleşen, gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar bakımından, yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısı aynı işe tekrar el atamayacağından, kesin hükmün önleme etkisine benzer bir hal doğmaktadır. Böylece ceza muhakemesine hakim olan “hukuk devleti”, “adil yargılanma hakkı” ve “non bis in idem (aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz)” ilkelerinin ihlalleri de engellenmektedir.


CMK'nın 172/2. maddesinde yer alan "yeni delil" kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan, ancak ele geçirilemeyen, dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir. Yeni bir soruşturmanın başlatılabilmesi için delilin yeni olmasının yanında, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte bulunması gerekir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip itirazen ya da itiraz edilmeksizin kesinleşmesi durumunda, Cumhuriyet savcısının aynı işe tekrar el atıp dava açabilmesi için kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte yeni delil bulunması tek başına yeterli olmamakta, sulh ceza hâkimliğince kamu davasının açılması hususunda karar verilmesi de gerekmektedir.


Kanun koyucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın dava zamanaşımı süresince bir tehdit oluşturmasını önlemek amacıyla, aynı kişi hakkında, aynı fiilden dolayı tekrar soruşturma başlatmak için yeni delil şartını getirerek, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara "kesin hüküm" niteliği vermemekle birlikte, kişiler açısından hukuki güvenli alan oluşturarak adeta "kesin hükmün önleme etkisini yaratan bir hal" olarak düzenlemiştir. Bu suretle, insan haklarını ilgilendiren yönü nedeniyle şüpheliye önemli bir yargısal güvence getirilmiş, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, kesin hükmün önleyici etkisine benzer sonuçlar doğuran bir karar niteliğine sahip olmuştur. Böylece, kişilere getirilen kanuni teminatla, soruşturma aşamasına tekrar dönülebilir endişesi ortadan kalkmış bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay uygulamaları da bu yönde istikrar kazanmıştır. Cumhuriyet savcısınca verilip denetimden geçmeden kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile merciince itirazın reddedilmesi üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar arasında, önleme etkisi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır.


İncelenen dosyada; Şikayetçi Mustafa Öyke'nin şikayeti üzerine yapılan soruşturma neticesinde tehdit ve yaralama suçlarından dolayı delil yetersizliği nedeniyle .... Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/02/2018 tarihli ve 2017/7424 soruşturma, 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği, anılan kararın şikayetçiye tebliğ edildiği, şikayetçinin itirazı üzerine Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddine karar verildiği, daha sonra şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihinde soruşturmanın yeniden açılması talebinde bulunulduğu, .... .... Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararıyla anılan talebin itiraz mahiyetinde olduğu değerlendirilerek daha önce itirazın reddine karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.


Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;.... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 09/02/2018 tarihinde 2017/7424 soruşturma ve 2018/502 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesi, anılan karara şikayetçinin itirazı üzerine .... Sulh Ceza Hakimliğinin 05/03/2018 tarihli ve 2018/765 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddedilmesi, şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihinde soruşturmanın yeniden açılması talebinde bulunması, CMK'nın 172. maddesinin 2. fıkrasında, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağının düzenlenmesi karşısında, şikayetçi vekilinin dilekçesinde yer alan hususların kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil niteliğinde olup olmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak dosyanın yeniden ele alınmasının gerekip gerekmediği konularında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, şikayetçi vekilinin 13/04/2018 tarihli dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek daha önce itirazın reddine karar verildiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin .... Sulh Ceza Hakimliğinin 25/04/2018 tarihli ve 2018/1246 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

...

...

..."


 
  • Şüphelinin tespit edilmesi için yeterli tespit çalışmaları yürütülmeksizin kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesinin usul ve esasa aykırı olduğuna ilişkin karar,

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/1370 E., 2021/10616 K. sayılı kararı

"...

...

...

Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.


CMK'nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK'nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.


Her ne kadar ABD'nin hakaret suçlarına ilişkin istinabe taleplerine yanıt vermediğinden şüphelinin tespit edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişse de, CMK'nın 172/1. maddesindeki, kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinin somut olayda mevcut olmadığı, dolayısıyla şüphelinin tespitine yönelik olarak gerekli tüm soruşturma işlemleri yapıldıktan sonra, şüphelinin tespiti halinde iddianame düzenlenmesi, şüpheli tespit edilemediği takdirde ise dava zamanaşımı süresince soruşturmaya devam edilmesi gerektiği anlaşılmakla, merciince itirazın kabulüne karar verilmesi yerine reddedilmesi hukuka aykırı görülmüştür.

...

...

...


 
  • Fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra aynı fiile ilişkin olarak yeniden soruşturma yapılmasına ilişkin karar,

  • KYOK kararı verilen olaya ilişkin yeni delil şartının sağlanmış olmasına rağmen sulh ceza hakimliğinden karar alınmaksızın iddianame hazırlanması halinde, kamu davasının usulüne uygun açılmamış olması nedeniyle kanun yararına bozma talebinin kabulüne ilişkin karar,

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4626 E., 2022/3554 K. sayılı kararı

"...

...

...

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar adli-idari nitelikte bir işlem olup başka bir anlatımla karma nitelikte bir karardır. Bu nedenle beraat kararında olduğu gibi kişi hakkında verildiği fiile ilişkin olarak kesin hüküm sonuçlarını doğurmayacaktır. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesin hüküm sonuçlarını doğurmaması, soruşturma makamının bu karardan her zaman keyfi biçimde dönebileceği ve kamu davası açabileceği anlamına da gelmemektedir. Fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra aynı fiile ilişkin olarak yeniden soruşturma yapılabilmesi kanun koyucu tarafından "yeni delilin meydana çıkması" ile bu hususta “sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmesi” şartlarına bağlanmış ve bu hususlar ceza muhakemesi şartı olarak belirlenmiştir. Nitekim öğretide bu hususun ceza muhakemesi şartı olduğu açıkça vurgulanmıştır. (...-... ...-... Saygılar ... ... ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 5. Baskı, Seçkin Yayınevi, ... 2013, s. 65.)


İncelenen dosyada; şüpheli ... hakkında 18.02.2018 tarihinde eşi Seval Karadaş Güneş’e yönelik kasten basit yaralama eylemini gerçekleştirdiği iddiası ile daha önce ... Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılarak 04.05.2018 tarihli ve 2018/9321 soruşturma, 2018/7326 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.


Sanık hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5863 numaralı soruşturma dosyasında yürütülen soruşturma kapsamında ise; mağdurun yaralandığına dair adli raporu düzenlenmiş ve aynı olay nedeniyle 31.10.2018 tarihli iddianame ile kamu davası açılarak yapılan yargılama neticesinde sanığın mahkumiyetine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.


Ancak, aynı olay nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinden sonra 5271 sayılı CMK’nin 172/2. maddesindeki şartlar gerçekleşmeden, yani kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz şeklindeki düzenleme kapsamında yeni delil niteliğinde bulunan mağdurun yaralandığında dair adli raporunun düzenlenmesinin ardından bu hususta sulh ceza mahkemesinden karar verilmesi talep edilmeden doğrudan iddianame düzenlenerek açılan dava muhakeme şartı gerçekleşmediğinden usulüne uygun bulunmamaktadır. Böylece, yargılama konusu eylem yönünden usulüne uygun açılmış kamu davası bulunmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yönelik vaki itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

...

...

..."


 
  • Cumhuriyet savcısının kamu davası açılmasına ilişkin olarak takdir yetkisini takdir yetkisini kullandığı hallerde kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazın değerlendirilemeyeceğine ilişkin karar,

Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/11485 E., 2016/10039 K. sayılı kararı

"...

...

...

Dosya kapsamına göre, şüpheli ...’in, müştekinin oğlu olması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 171/1. maddesinde yer alan “Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.” şeklindeki hüküm ile Cumhuriyet savcısının kararına itirazı düzenleyen aynı Kanun'un 173/5. maddesindeki "Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz, "şeklindeki düzenleme birlikte nazara alındığında, somut olayda şahsi cezasızlık sebebi olduğu kabul edilerek Cumhuriyet savcısınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın itirazı kabil kararlardan olmadığı gözetilmeden, bu karara yönelik itirazın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan incelenmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.


GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:


Müşteki vekilinin şikayet dilekçesinde belirttiği, ...'in arkadaşı olan şüpheli ile tapu devir işlemlerinde ihmali olan şüpheliler hakkında, zamanaşımı süresi içerisinde soruşturma yapılabileceği değerlendirilerek yapılan incelemede,


Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden... 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin 21/01/2016 tarihli ve 2015/4292 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA,

...

...

..."


 
  • Eksik soruşturma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesine ilişkin karar,

  • Eksik soruşturma halinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse, itiraz üzerine inceleme yapan sulh ceza mahkemesinin soruşturmanın genişletilmesine karar verebileceğine ilişkin karar,

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/8865 E., 2019/14455 K. sayılı kararı

"...

...

...

CMK'nın 160/1. maddesinde, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.", 160/2. maddesinde "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için. emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.'' 170. maddesinin 2. fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler. 172. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.'" hükümleri düzenlenmiştir.


Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.


İncelenen somut olayda, müştekinin, ekşi sözlük adlı sosyal paylaşım sitesinde stringer bell takma adlı kimliği belirsiz kişinin “tam bir gerizekalı...” şeklinde hakkında yorum paylaşarak kendisine hakaret ettiğinden bahisle şikayetçi olduğu, hakaret suçunun yasal unsurları oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.


Kimliği belli olmayan kişinin yazdığı sözün hakaret suçunun unsurlarını oluşturması karşısında, stringer bell adlı kullanıcının açık kimlik bilgileri tespit edilerek şüpheli sıfatıyla dinlenilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bu nedenle itiraz merciince şikayete konu sözün hakaret suçunu oluşturduğu halde soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, gereğinin takdir edilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

...

...

..."



 
ankara ceza avukatı

bottom of page