top of page
  • Avukat Baran DELİL

Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Yoluyla Vasiyetnamenin Gereklerinin Yerine Getirilmesi 2023

Delil Hukuk Bürosu

vasiyetnamenin tenfizi davası
 

Makale İçeriği:

  1. Vasiyetname Nedir?

  2. Vasiyetnamenin Tenfizi Nedir?

  3. Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Nasıl Açılır?

  4. Vasiyetnamenin Tenfizi Niçin Gereklidir?

  5. Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Kime Karşı Açılır?

  6. Vasiyetnamenin Tenfizi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

  7. Vasiyetnamenin İptali Mümkün müdür?

  8. Vasiyetnamenin Tenfizi Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

 

Vasiyetname Nedir?


Ülkemizde geçerli miras hukuku sistemimize göre kişiler, kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmediği müddetçe, ölüme bağlı tasarruf olarak tasniflendirdiğimiz hukuki işlemler ile ölümleri sonrasında malvarlıklarına ne olacağını, kimlerin mirasçı olacağını veya miras malları üzerinde mirasçılara yönelik olarak hak iddia edebileceklerini belirleyebilirler. Vasiyetname de bu tip ölüme bağlı tasarruflardan birisidir. Gerçekten de sağ olan bir kişi, usulüne uygun olarak hazırlayacağı vasiyetname ile ölümü halinde miras mallarının akıbetinin ne olacağına dair beyanda bulunabilir ve bu beyanı ölümü ile birlikte hukuki sonuçlarını doğurabilir.


Bu makalemiz yalnızca vasiyetnamenin tenfizi davasına ilişkin olup, genel olarak vasiyetname hakkında daha detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Vasiyetname Nedir?



Vasiyetnamenin Tenfizi Nedir?


Vasiyetnamenin tenfizinin ne olduğunun anlaşılabilmesi, öncelikle birbirinden farklı mirasçılık tiplerinin tanımsal çerçevelerinin çizilmesi ile mümkün olabilmektedir. Çünkü vasiyetnamenin yerine getirilmesi davası olarak da bilinen vasiyetnamenin tenfizi davasını, bütün mirasçıların açabileceğini söylemek yanlış olacaktır.


Normal şartlar altında mirasbırakanın hiçbir ölüme bağlı tasarrufta bulunmaması halinde miras mallarının paylaşımı miras hukuku hükümleri uyarınca gerçekleştirilmektedir. Buna göre mirasbırakanın yasal mirasçıları, Türk Medeni Kanunumuzda yer alan miras hukuku hükümleri uyarınca yasal miras payları oranında miras mallarına ortak olacaktır.


Bunun yanında mirasbırakan tarafından vasiyetname veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruflarda bulunulmak yoluyla mirasçı atanabilir veya bir kişi adına belirli mal vasiyeti gerçekleştirilebilir.


Yasal mirasçı ve atanmış mirasçıların mirasçılığı külli halefiyet ilkesi dahilinde değerlendirilecektir. Külli halefiyet ilkesine göre yasal ve atanmış mirasçılar, miras mallarına bir bütün olarak hep birlikte elbirliği mülkiyeti ile ortak olurlar ve istisnai durumlar hariç olmak kaydıyla yalnızca miras hak ve alacakları üzerinde hak sahibi olmakla kalmayıp, borçları üzerinde de sorumluluk sahibi olurlar.


Mirasbırakanın bir kimseyi atanmış mirasçı olarak belirlemeksizin, ona yalnızca belirli bir mal veya hak bırakması da söz konusu olabilir demiştik. Belirli mal bırakmadan kasıt, ölüme bağlı tasarruf ile kişiye terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkı verilmesi, miras malları arasında bulunan bir malın mülkiyetinin ona bırakılması, miras malları yani tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesi, onun lehine bir irat bağlanması ya da bir o kişinin borçlarının ibra edilmesi ile borçlarının miras malları üzerinden kapatılması şeklinde gerçekleştirilebilir.


Eğer belirli mal vasiyetinde belirtilmiş olan mal veya hak, vasiyetnamenin düzenlenmiş olduğu tarih itibariyle mevcut olsa dahi ölüm ile birlikte oluşan terekede mevcut değilse, çoktan bir şekilde ortadan kaldırılmış ise, aksi ölüme bağlı tasarruftan(örneğin vasiyetnameden) anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olan mirasçılar veya vasiyeti yerine getirme görevlisi gibi kimseler bu yükümlülüğü yerine getirmekten kurtulurlar.


Kendisine belirli mal vasiyet edilen kişiler atanmış mirasçılar ile aynı haklara ve yükümlülüklere sahip değildir. Kendilerine yalnızca spesifik olarak bir taşınır veya taşınmaz bırakılmıştır ve bu belirli mal vasiyet edilen kişilerin mirasçılığı cüzi halefiyet ilkesi dahilinde değerlendirilmelidir. Ayrıca kendisine belirli mal vasiyet edilmiş olan bu kişi, atanmış mirasçılar veya yasal mirasçılar gibi borçlardan sorumlu olmayıp, yalnızca külli halefiyet ilkesine tabii olan bu mirasçılardan kendisine bırakılan belirli malı talep etme hakkına sahip olmaktadır.


İşte vasiyetnamenin tenfizi, tam da bu aşamada söz konusu olabilmektedir. Kendisine belirli mal vasiyet edilen kimsenin, vasiyetnamede belirtilmiş olan hususların yerine getirilmesini talep etmesi, vasiyetnamenin tenfizi davası açılmasıyla mümkün olabilecektir. Çünkü yasal ve atanmış mirasçılar, ölüm olayıyla birlikte miras malları üzerinde mülkiyet hakkı sahibi olabilecek ve haklarını almış olacaklardır. Bu şahıslar gerek görmeleri halinde ortaklığın giderilmesi davası veya miras taksim davası gibi davalar yoluyla aralarındaki miras ortaklığını sonlandırabilirler. Ancak miras malları üzerinde cüzi halefiyet ilkesi gereği yalnızca belirli bir mal kendisine bırakılan kişiler, ölüm olayıyla birlikte mülkiyet hakkı sahibi olmazlar, yalnızca mirasçılardan vasiyetin yerine getirilmesini talep etme hakkı kazanırlar.


Türk Medeni Kanunumuzun 600. maddesi, vasiyet alacaklısı sıfatına sahip olan, kendilerine belirli mal vasiyetinde bulunulan kişilerin istem hakkını düzenlemiştir.

Türk Medeni Kanunumuzun 600. Maddesi: "Vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona; yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı kişisel bir istem hakkına sahip olur. Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya ret hakkının düşmesiyle muaccel olur. Vasiyet alacaklısı, yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı, vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini; vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir."


Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Nasıl Açılır?


Vasiyetnamenin tenfizi davası, yetkili ve görevli mahkeme nezdinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunumuza uygun olarak hazırlanmış bir dava dilekçesi ile birlikte açılmalıdır.


Vasiyetnamenin tenfizi için öncelikle ortada usulüne uygun olarak hazırlanmış bir vasiyetname bulunmalı, mevcut olan bu vasiyetname Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından açılmalı, vasiyetnameye itiraz ve vasiyetnamenin iptali gibi durumlar söz konusu olmamalıdır. Burada gözden kaçırılmaması gereken teknik bazı detaylar da söz konusudur: Yargıtay kararlarına göre vasiyetnamenin iptali davası açılmışsa ve vasiyetnamenin iptali sağlanmışsa bile; kendisine belirli mal vasiyet edilen kişi veya onun husumet yönelteceği mirasçılar, vasiyetnamenin iptali davasının tarafı değil ise, tüm diğer şartların varlığı halinde vasiyetnamenin tenfizi yine de sağlanabilir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/3-392 E., 2010/417 K. sayılı kararı) Ancak vasiyetnamenin iptali davası kendisine belirli mal vasiyet edilen kişi aleyhine açılmış ve bu haliyle vasiyetnamenin kısmen iptaline karar verilmişse, bu kişinin vasiyetnamenin tenfizi talebinde bulunması hakkının mevcut olmayacağının kabulü gerekir.


Davaya ilişkin tüm deliller usulüne uygun bir şekilde sunulmalı ve dava süreci de büyük bir profesyonellikle yürütülmelidir. Aksi durum, olası hak kayıplarının yanında zaman kayıplarına da sebebiyet verebilecektir. Dolayısıyla bu davayı açmayı düşünenlere mutlaka alanında uzman bir miras hukuku avukatından hukuki danışma ve dava temsil desteği almalarını tavsiye ediyoruz.


Delil Hukuk Bürosu'ndan hukuki danışmanlık ve dava temsil hizmeti temin etmek istiyorsanız: Randevu İçin Tıklayınız



Vasiyetnamenin Tenfizi Niçin Gereklidir?


Yukarıda değinmiş olduğumuz gibi, külli halefiyet ilkesine göre mirasçı olan kimseler zaten ölüm olayıyla birlikte mülkiyet hakkını kazanırlar. Bu anlamda veraset ilamı alınması veya vasiyetnamenin açılması gibi işlemler, kurucu nitelikli olmaktan ziyade, bildirici niteliklidir. Ancak kendisine belirli mal vasiyet edilmiş olan kişinin miras mallarından alacağını alması için vasiyetnamenin tenfizi davası açılmalıdır.


Bu nedenlerle kendisine belirli mal vasiyet edilen kişi, ek yargılama masrafına girilmemesi adına, öncelikle muhataplara noter aracılığıyla bu yöndeki iradesini bildirici nitelikli bir ihtarname gönderip, sonrasında ihtarnamenin dikkate alınmaması ve vasiyetin yerine getirilmemesi üzerine vasiyetnamenin tenfizi yoluna gidebileceği gibi, doğrudan dava açılmak suretiyle vasiyetnamenin gereğinin yerine getirilmesi de sağlanılabilecektir.


Aslında TMK 518. madde hükmü gereği tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olan kimselerin, belirli malı, kendisine belirli mal vasiyet edilen kişiye verme borcu söz konusudur. Ancak kimi zaman kötüniyetli kimselerce bu yükümlülük yerine getirilmemekte veya kendisine belirli mal bırakılmış olan kimsenin hakkı tanınmamaktadır. Ayrıca TMK 600. maddesine göre de belirli mal vasiyeti ile vasiyet alacaklısının talep hakkına sahip olacağı belirtilmiştir. Vasiyet alacaklısı olan kendisine belirli mal vasiyet edilen kişi, vasiyet yükümlüsü olan kişilere karşı vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini isteyebilir; bunun yanında eğer vasiyet konusu bir davranış ise(örneğin bir şeyi yapma), bunun yerine getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini de dava edebilir.


Sonuç olarak, vasiyetin yerine getirilmesi davası olarak da bilinen vasiyetin tenfizi davasının belirli mal alacaklarına ilişkin olmasından kaynaklı olarak, vasiyet edilen belirli malların elden çıkarılması riski gözden kaçırılmamalı, zaman kaybetmeden vasiyetnamenin yerine getirilmesi davası açılmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır.



Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Kime Karşı Açılır?


Vasiyetname ile belirli mal vasiyeti gerçekleştirilmişse, atanmış ve yasal mirasçılar, kendisine belirli mal vasiyet edilen kişiye karşı vasiyet yükümlüsü olurlar. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa vasiyeti yerine getirme görevlisine karşı açılır. Eğer ortada bir vasiyeti yerine getirme görevlisi yoksa, vasiyetin tenfizi davası külli haleflerin hepsine, yani atanmış ve yasal mirasçılara karşı açılmalıdır.



Vasiyetnamenin Tenfizi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme


Vasiyetnamenin tenfizi davalarında görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemeleridir.

Vasiyetnamenin tenfizi davalarında yetkili mahkeme ise, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.



Vasiyetnamenin İptali Mümkün müdür?


Kanunda sayılmış olan bazı hallerin varlığı durumunda vasiyetnamenin iptali de söz konusu olabilecektir. Örneğin ölüme bağlı tasarrufta bulunan kişinin ehliyetsiz olması, irade sakatlığı hali içerisinde vasiyetname düzenlenmiş olması(Örneğin o anda içerisinde bulunduğu korku nedeniyle vasiyetname düzenlemiş olması), vasiyetnamenin hukuka veya ahlaka aykırı bir içeriğe sahip olması veya o vasiyetname tipine ilişkin olarak kanunda öngörülen şartların sağlanmamış olması(örneğin el yazılı vasiyetnamede tarih ve imza bulunmaması ya da yazının bilgisayar çıktısı olması ve yalnızca altına imza atılmış olması) gibi hallerde vasiyetnamenin iptaline karar verilir.


Vasiyetnamenin iptaline ilişkin detaylı bilgi için tıklayınız: Vasiyetnamenin İptali


 

Vasiyetnamenin Tenfizi Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

 
  • Vasiyetnamenin iptali davası yalnızca davanın taraflarına ilişkin sonuç doğurur. Tenfizi istenen vasiyetnameye yönelik olarak vasiyetnamenin iptali davası açılmışsa, vasiyetnamenin iptali davasına taraf olmayan davalılar yönünden hisseleri oranında ölüme bağlı tasarrufun tenfizine karar verilmesi gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/3-392 E., 2010/417 K. "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Mersin 3.Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 15.02.2010 NUMARASI : 2009/551 E-2010/55 K.

Taraflar arasındaki “Vasiyetnamenin tenfizi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.07.2008 gün ve 2006/274 E-2008/480 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 18.06.2009 gün ve 2009/9105-10585 sayılı ilamı ile; ("...Davada, vasiyetnamenin tenfizi istenilmiş, mahkemece, tenfize konu vasiyetnamenin Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/208 Esas ve 677 sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal hükmünün kesinleştiği böylece (ortada tenfizi yapılabilecek vasiyetname bulunmadığı) iptal edilen vasiyetnameye dayanılarak tenfiz istenemeyeceği gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.

Kural olarak, ölüme bağlı tasarrufun iptali davasını mirasçıların birlikte açma zorunluluğu bulunmamaktadır (TMK.md.558). Diğer bir ifade ile her bir mirasçı kendi yönünden tek başına vasiyetnamenin iptalini isteyebilir. Bu durumda iptal davasını açmayan mirasçılar yönünden, vasiyetname, geçerliliğini korur. Bir kısım mirasçının açtığı vasiyetnamenin iptali davasında, diğer mirasçıları da kapsayacak içerikte iptal hükmünün kurulması doğru olmadığı gibi bu şekildeki bir karar davanın tarafı olmayan kişiler yönünden bağlayıcı bir sonuç ta doğurmaz (bkz. Yargıtay 2.H.D.20.03.2001 gün ve 551 E. 4158 K. sayılı ilamı). Sonuç itibari ile; ölüme bağlı tasarrufun iptaline yönelik karar, ancak, davanın tarafları yönünden hukuki etki gösterir.

Somut olayda, tenfize konu vasiyetnamenin Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/208 esasında M... ve M... Y... aleyhine davacılar H.... K... ve A... Y... mirasçılarından B.... Y.... ,E.... Y.... ile N.... M.... tarafından iptale konu edilmiş, mahkeme vasiyetnamenin sadece “davacılar yönünden iptaline” denmesi gerekirken genel bir ifade ile iptaline şeklinde hüküm kurulmuştur. Uyuşmazlık konusu davada ise, vasiyetnamenin iptali davasında taraf olmayan mirasçılar Fatma, Emine ve H...aleyhine M... ve M... Y... (lehine vasiyette bulunulanlar) tarafından aynı vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir.

Böylece yukarıdaki ilkeler ışığında vasiyetnamenin iptali davasında taraf olmayan davalılar yönünden ölüme bağlı tasarrufun (davalılar hissesi gözetilerek) tenfizi gerekirken delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin reddi bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili


HUKUK GENEL KURULU KARARI


Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir.

Davacılar vekili, müvekkillerinin miras bırakanı A... Y... ’nın noterde düzenlediği 28.03.1998 tarihli vasiyetname ile 98 ve 99 parsellerdeki (taksimen 1495 parsele giden) payını eşit olarak müvekkillerine vasiyet ettiğini, gerek açtıkları vasiyetin iptali davasından feragat etmeleri, gerekse noterde feragatname düzenlemeleri nedeniyle, davalılar yönünden vasiyetnamenin tenfizine engel bir durumun kalmadığını ifadeyle, vasiyetnamenin tenfizi gereğince davalılara ait 1495 parseldeki paylarının eşit olarak davacılar adına tescilini istemiştir.

Mahkemece, çekişmeye konu vasiyetname iptal edildiğinden tenfizin istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı taraf vekilince temyiz edilmekle Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan nedenlerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davacı taraf vekili getirmektedir.

Burada çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; iptaline karar verilen vasiyetnamenin, iptal davasında taraf olmayan mirasçılar yönünden tenfizinin olanaklı olup olmadığı noktasındadır.

Özel Daire bozma ilamında da işaret olunduğu üzere, kural olarak; ölüme bağlı tasarrufun iptali davasını, mirasçıların birlikte açma zorunluluğu bulunmamaktadır (TMK.yeni md.558,eski 449). Diğer bir ifade ile her bir mirasçı kendi yönünden ve tek başına vasiyetnamenin iptalini isteyebilir. Bu durumda iptal davasını açmayan mirasçılar yönünden, vasiyetname geçerliliğini korur.

Nitekim, 07.12.1955 Tarih,1955/16 Esas,1955/25 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da “…Medeni Kanunumuzun sistemine göre tasarruf ehliyeti bulunmayan bir muris tarafından tanzim olunan ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüz olmayıp ancak iptali kabil sayılacağından,bir iptal sebebinin mevcut olduğunu tespit eden bir mahkeme kararı ancak aleyhlerine sadır olan şahıslara karşı muhkem kaziyye teşkil edeceği…” ifadesiyle bu husus vurgulanmıştır.

Şu hale göre, bir ölüme bağlı tasarrufun iptali sebebi doğduğunda, ancak davaya taraf olanlar yönünden hukuki netice doğuracak; davada taraf olmayan mirasçılar yönünden vasiyetname geçerli olmaya devam edecektir.

Somut olayda, davalılar tenfizi istenen vasiyetnamenin iptali davasının tarafı olmadığına ve başka bir surette vasiyetnamenin iptalini de istemediklerine göre, Özel Daire bozma ilamında da açıkça ifade edildiği üzere, davalılar yönünden hisseleri de gözetilerek ölüme bağlı tasarrufun tenfizine karar vermek gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin reddi doğru değildir.

Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.09.2010 gününde, oybirliği ile karar verildi.


 
  • Vasiyetnamenin kısmen veya tamamen tenfizine karar veren mahkemenin, hüküm kısmında, infazı mümkün olabilecek nitelikte bir karar vermesi gerekmektedir.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5424 E., 2021/674 K. "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi İLK DERECE MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.04.2016 tarihinde verilen dilekçeyle vasiyetnamenin tenfizi talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.06.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesince esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, vasiyetnamenin tenfizi talebine ilişkindir. Davacı vekili, muris ... tarafından ...Noterliğince tanzim edilen 12/11/2003 tarih ve... yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/436 Esas 2015/603 sayılı Kararı ile açılıp okunduğunu, vasiyetname ile 310 parselde kayıtlı tarla vasfındaki taşınmaz ve üzerine yaptırılan meskenlerin tamamının, davacı ... Vakfına vasiyet edildiğini, bu nedenle vasiyetnamenin aynen tenfizi ile tarla vasfındaki taşınmaz ve üzerine yaptırılan meskenlerin davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince, “Davacının davasının kısmen kabulü ile müteveffa ... tarafından düzenlenen 12/11/2003 tarih 7662 yevmiye numaralı vasiyetnamenin tenfizine, Kocaeli İli, ...İlçesi, Dereköy Mah. 162 ada 15 parsel (eski 10 pafta 310 parsel) sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı betonarme konut amaçlı binadan ibaret muhdesatın davacı vasiyet alacaklısı ... adına tesciline; davacı vasiyet alacaklısı TSK Güçlendirme Vakfı Dereköy mah. 162 ada 15 parsel (eski 10 pafta 310 parsel) sayılı tarla vasıflı taşınmazın tapu kaydının tescili talebinin Reddine” karar verilmiştir.

Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

TMK.'nun 600. maddesi uyarınca muayyen mal vasiyeti ile vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkına sahip olur. Vasiyet alacaklısı yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini; vasiyet konusu bir davranış ise bunun yerine getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir.

Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hâkim murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, âzami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır.

Vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmelidir (YHGK. 7.6.1966 tarih 738 – 309 sayılı ve 2.HD 10.05.2001 tarih 5921 – 7312 sayılı kararları).

Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Kanunun 294. maddesi uyarınca hüküm yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar olduğundan, hüküm fıkrasında mahkemenin neye karar verdiği açıkça yazılmalı ve hükmün infazı mümkün olmalıdır.

Somut olaya gelince; yerel mahkemece muris tarafından ...Noterliğine tanzim ettirilen 12/11/2003 tarih ve... yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin kısmen tenfizine karar verildikten sonra, dava konusu 310 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatla ilgili tespit hükmü kurulması gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde tescili yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 15/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


 
ankara miras avukatı


bottom of page